KBB-Forum 0 , Cilt 0 , Sayı 0

SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN KİŞİSEL DİNLEME CİHAZI KULLANIM ALIŞKANLIKLARI, İŞİTME KAYBI BİLGİSİ VE İŞİTME SAĞLIĞININ KORUNMASINA YÖNELİK TUTUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ: KESİTSEL BİR ÇALIŞMA

Dr. Bilgehan TEKİN DAL1, Nil Gizem EYREKKAYA1, Selda TAŞ1
1Gazi Üniversitesi, Odyoloji, Ankara, Türkiye

Özet

Amaç: Bu çalışmada, Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin kişisel dinleme cihazı kullanım alışkanlıkları, işitme kaybı bilgisi ve işitme sağlığını korumaya yönelik tutumları değerlendirilmiştir.

Yöntem: Çalışmada, Danhauer ve arkadaşlarının geliştirdiği Kişisel Dinleme Cihazı Kullanımı ve İşitme Sağlığı Anketi'nin Türkçe çevirisi ve adaptasyonu kullanılmıştır. Çalışma iki aşamada yürütülmüştür: birinci aşamada anketin Türkçe çevirisi ve kültürel adaptasyonu gerçekleştirilmiş; ikinci aşamada 353 lisans öğrencisinden veri toplanmıştır. Veriler, IBM SPSS 28.0 yazılımı ile analiz edilmiş; demografik değişkenlere göre farklılıklar ki-kare testi ile değerlendirilmiştir.

Bulgular: Katılımcıların %97,2'si kişisel dinleme cihazı kullandığını, %73,7'si ses seviyesini artırdığını ve %66,6'sı cihaz kullanımı sonrası işitme sorunları yaşadığını belirtmiştir. Kadın katılımcıların işitme sağlığı farkındalığının erkeklerden daha yüksek olduğu (p<0,05), odyoloji öğrencilerinin ise işitme sağlığı ve korunma farkındalığında diğer bölümlere göre en yüksek bilinç düzeyini gösterdiği saptanmıştır (p<0,05). Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencilerinin temel işitme sağlığı bilgisine sahip olduğu ve bazı farkındalık alanlarında diğer bölümlere kıyasla daha iyi sonuçlar gösterdiği bulunmuştur.

Sonuç: Bulgular, kişisel dinleme cihazlarının yaygın kullanımı nedeniyle işitme sağlığı farkındalığının artırılması ve güvenli dinleme alışkanlıklarının teşvik edilmesi gerektiğini göstermektedir. Bölümler arasında gözlenen farklılıklar, eğitimin farkındalığı artırmada etkili bir araç olduğunu vurgulamaktadır.

Giriş

Görsel-işitsel teknolojideki gelişmeler, iyi ses kalitesine sahip, çok sayıda ses dosyasını depolayabilen, çeşitli ses çıkış düzeyleri sunan, uzun pil ömrüne sahip ve kolay taşınabilir kişisel dinleme cihazlarının kullanımını yaygınlaştırmıştır. Ayrıca bu cihazların kulaklıklarla entegrasyonu; toplu taşıma araçları, kapalı yaşam alanları, spor aktiviteleri, çalışma gibi birçok ortamda uzun süreli kullanımını mümkün kılmıştır[1-3]. Ancak yüksek ses seviyelerine uzun süre maruz kalmanın işitme kaybı, kulak çınlaması, ses hassasiyeti ve distorsiyon gibi işitme sorunlarına yol açabileceği bilinmektedir[4-6]. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dünya genelinde yaklaşık 1.1 milyar genç, güvenli olmayan dinleme alışkanlıkları nedeniyle işitme kaybı riski altındadır[7].

Yüksek ses seviyelerinde müzik dinleme gibi rekreasyonel gürültüye bağlı işitme kaybı, giderek büyüyen bir halk sağlığı olarak öne çıkmaktadır. Bu durum "Müziğe Bağlı İşitme Kaybı" olarak adlandırılmakta ve genellikle kişisel dinleme cihazlarının uzun süreli ve yüksek ses seviyelerinde kullanımıyla ilişkilendirilmektedir[8,9]. Özellikle üniversite öğrencileri arasında bu cihazların kullanımı son yıllarda önemli ölçüde artmıştır[10]. Rekreasyonel gürültüye bağlı işitme kaybı, önlenebilir bir durum olmasına rağmen, bir kez ortaya çıktığında geri döndürülemez bir durumdur ve etkili bir tedavisi bulunmamaktadır. Ayrıca bu durumun genç yetişkinlerin akademik performansı, yaşam kalitesi ve psikolojik sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabileceği bilinmektedir[11].

Genç bireylerde kişisel dinleme cihazlarının güvenli kullanımına teşvik etmek için uygulanacak sağlık eğitimi programlarının, riskli dinleme alışkanlıklarını değiştirme ve işitme kaybı riskini azaltma potansiyeline sahip olduğu bildirilmektedir[12]. Dünya Sağlık Örgütü, bu farkındalıkla "Dinlemeyi Güvenli Hale Getir" kampanyasını başlatarak gençler arasında güvenli dinleme davranışlarını desteklemeyi ve işitme sağlığını korumayı hedeflemiştir[13]. Üniversite öğrencilerinin, diğer genç yaş gruplarına kıyasla kişisel dinleme cihazlarını daha sık kullanmalarına neden olan müzik dinleme veya ses içeriklerini tüketme alışkanlıkları ile bu cihazların yol açabileceği işitme sorunları konusundaki farkındalık düzeyleri, güvenli dinleme alışkanlıklarının desteklenmesi açısından büyük önem taşımaktadır[14].

Literatürde, üniversite öğrencilerinin kişisel dinleme cihazı kullanım alışkanlıkları, işitme semptomları ve işitme sağlığı konusundaki farkındalık düzeylerine ilişkin çalışmaların son yıllarda arttığı ve bu konuların giderek daha fazla önem kazandığı görülmektedir[15-21]. Bu çalışmalarda toplumların sosyal, ekonomik ve kültürel farklılıklarının dinleme alışkanlıkları üzerinde belirgin etkileri olabileceği belirtilmiştir[22-24]. Holmes ve ark. (2007), üniversite öğrencilerinde işitme sorunları ve gürültüye karşı tutumları arasındaki ilişkinin farklı popülasyonlarda değişiklik gösterebileceğini bildirilmiştir[23]. Benzer şekilde, Chesky ve ark. (2009), ABD'de gerçekleştirdikleri çalışmada, çeşitli popülasyonlarla araştırmalar yapılması gerektiğini vurgulamışlardır[24]. Bununla birlikte, literatür incelendiğinde, ülkemizde bu konuya ilişkin herhangi bir çalışmaya rastlanılmamıştır.

Bu çalışma, ülkemizdeki üniversite öğrencilerinin kişisel dinleme cihazı kullanım alışkanlıklarını ve işitme kaybı ile işitme sağlığını korumaya yönelik bilgi ve tutumlarını değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın sonuçlarının, benzer araştırmalar için öncülük etmesi ve genç bireylerde işitme sağlığını korumaya yönelik farkındalığı artıracak eğitim stratejilerinin geliştirilmesine katkı sağlaması beklenmektedir.

Yöntem ve Gereçler

Bu çalışma, tanımlayıcı tipte kesitsel bir araştırma olup, Gazi Üniversitesi Etik Komisyonu'nun 24.11.2022 tarihli ve E-77082166-604.01.02-519278 sayılı kararı ile onaylanmıştır. Çalışma hakkında tüm katılımcılara yüz yüze sözlü ve yazılı bilgilendirme yapılmış; katılmayı kabul edenlerden bilgilendirilmiş gönüllü onam formu alınmıştır. Araştırma, Helsinki Bildirgesi'ne uygun olarak yürütülmüştür.

Evren ve Örneklem
Çalışmanın evrenini, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi'nde 2023-2024 güz döneminde öğrenim gören toplam 1.490 lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklem büyüklüğü, http://www.raosoft.com/samplesize.html adresi kullanılarak %95 güven aralığı ve %5 hata payı ile hesaplanmış ve evreni temsil eden minimum katılımcı sayısı 308 olarak belirlenmiştir. Ancak olası kayıplar gözönünde bulundurularak 375 öğrenci alınmasına karar verilmiştir. Çalışmaya ana dili Türkçe olan, çalışmaya katılmayı kabul eden, tanısı konulmuş işitme problemi bulunmayan, 18 yaş ve üzeri, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi'ne kayıtlı ve derslere devam eden öğrenciler dahil edilmiştir. Çalışma sırasında çalışmayı tamamlamadan ayrılamak isteyen katılımcılar çalışmadan dışlanmıştır.

Veri Toplama Aracı
Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin kişisel dinleme cihazı kullanım alışkanlıklarını, işitme kaybına ilişkin bilgi düzeylerini ve işitme sağlığını korumaya yönelik tutumlarını değerlendirmek amacıyla Danhauer ve ark. (2009) tarafından geliştirilen "Kişisel Dinleme Cihazı ve İşitme Anketi' (Personal Listening Device and Hearing Questionnaire/PLDHQ) kullanılmıştır. Orijinali İngilizce olan anket, Kore diline de çevrilmiş olup[15], çalışmamız için Türkçe'ye uyarlanmıştır. Anket, dört ana bölüm ve toplam 83 maddeden oluşmaktadır. Anketin alt bölümleri: (1) Demografik Bilgiler ve İşitme Sağlığı (1-19. maddeler), (2) iPod Kullanıcılarının Uygulamaları ve Tercihleri (20-31. maddeler), (3) iPod Kullanımına Yönelik Tutumlar (32-56. maddeler) ve (4) iPod Kullanım Nedenleri (57-83 maddeler).

Veri Toplama Süreci
Bu çalışmada veri toplama süreci iki aşamada yürütülmüştür. İlk aşamada, Kişisel Dinleme Cihazı ve İşitme Anketi'nin Türkçe uyarlaması yapılmıştır. Bu kapsamda, anketin orijinal geliştiricilerinden yazılı izin alınmış ve Beaton ve ark.[25] önerdiği dilsel uyarlama yöntemleri esas alınarak kapsamlı bir çeviri-geri çeviri süreci uygulanmıştır. Uyarlama sürecinde, orijinal ankette yer alan ve Türkiye'nin sosyal ve kültürel yapısına uygun olmayan ya da katılımcıların günlük yaşam deneyimlerine uzak kalan maddeler yeniden düzenlenmiş veya Türkçe versiyona dahil edilmemiştir. Orijinal anket 83 maddeden oluşurken, sosyal ve kültürel uyumluluğu sağlamak amacıyla Türkçe versiyon 77 maddeye indirgenmiştir. Özellikle iPod gibi cihazlara yönelik özgün sorular, "kişisel dinleme cihazı" kavramı şeklinde genellenmiş ve uyarlanmıştır. Daha sonra, anketin anlaşılabilirliğini değerlendirmek amacıyla çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşılayan 20 katılımcı üzerinde pilot bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Pilot uygulama sürecinde, katılımcılardan alınan geri bildirimler doğrultusunda anket sorularında gerekli düzenlemeler yapılmış ve anketin son hali oluşturulmuştur. Pilot çalışma sürecinde elde edilen veriler yalnızca anketin geliştirilmesi amacıyla kullanılmış olup, istatistiksel analizlere dahil edilmemiştir. Pilot çalışma sonucunda, kültürel farklılıklara duyarlı, anlaşılır ve Türkçe'ye uyarlanmış anket formu elde edilmiştir.

İkinci aşamada, Türkçe uyarlaması tamamlanan Kişisel Dinleme Cihazı ve İşitme Anketi, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde, 2 Ekim 2023 ile 12 Ocak 2024 tarihleri arasında, çalışmaya katılmayı kabul eden öğrencilere yüz yüze uygulanmıştır. Anketin uygulanması sırasında her bir katılımcının formu tamamlama süresi yaklaşık 15-20 dakika sürmüştür. Veri toplama sürecinin tamamlanmasının ardından elde edilen veriler istatistiksel analizler için kullanılmıştır.

Katılımcılar
Çalışma kapsamında, dahil edilme kriterlerini karşılayan toplam 375 katılımcı çalışmaya alınmıştır. Ancak, pilot çalışma sırasında uygulanan 20 katılımcının ve anketleri tamamlamadan çalışmadan ayrılan 2 katılımcının verileri istatistiksel analize dahil edilmemiştir. Bu doğrultuda çalışma, toplam 353 lisans öğrencisiyle tamamlanmıştır. Katılımcılar, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi bünyesinde yer alan bölümlerden temsili bir şekilde seçilmiştir. Çalışma, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümünden 106 (%30.03), Beslenme ve Diyetetik bölümünden 85 (%24.08), Sosyal Hizmetler bölümünden 85 (%24.08) ve Odyoloji bölümünden 77 (%21.81) öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Bu dağılımla çalışmanın amaçlarına ulaşmak için yeterli veri sağlamak hedeflenmiş ve her bölümden temsil edilebilir bir örneklem oluşturulması gözetilmiştir.

Katılımcıların demografik özelliklerine ilişkin veriler, anketin ilk bölümünde yer alan 1'den 4'e kadar numaralandırılmış maddeler aracılığıyla toplanmış ve bu veriler Tablo 1'de sunulmuştur. Katılımcıların %89'u 18-22 yaş aralığında yer almakta olup, 23 yaş ve üzerindeki katılımcı oranı %11.0'dır. Çalışmaya katılan 353 lisans öğrencisinin %70.5'i kadın, %29.5'i ise erkektir. Sınıf düzeylerine göre dağılım incelendiğinde, en yüksek oran %31.7 ile 3. sınıf öğrencilerine, en düşük oran ise %14.7 ile 4. sınıf öğrencilerine aittir.

Tablo 1: Demografik Bilgiler: Yanıt Verenlerin Sayısı ve Yüzdelik Dağılımı

İstatistiksel Analiz
Tüm istatistiksel analizler, SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) versiyon 26.0 kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların 77 maddeye verdikleri yanıtlar, her maddeye ilişkin her kategoride yanıt verenlerin sayısı (n) ve yüzde (%) değerleriyle tanımlayıcı istatistikler kullanılarak özetlenmiştir. Gruplar arasında ankete verilen yanıt oranlarındaki farklılıkları analiz etmek için Ki-kare testi uygulanmıştır. Anlamlılık düzeyi olarak p<0.05 kabul edilmiştir.

Bulgular

Bu çalışmanın bulguları iki ana başlık altında sunulmuştur. İlk olarak, öğrencilerin anket sorularına verdikleri yanıtların frekans ve yüzde değerlerine dayalı bulgular verilmiştir. İkinci olarak, bu yanıtların cinsiyet ve bölüm açısından farklılık gösterip göstermediğine ilişkin yapılan analiz sonuçları sunulmuştur.

1. Öğrencilerin Anket Sorularına Verdikleri Yanıtlara İlişkin Bulgular
Öğrencilerin anket sorularına verdikleri yanıtlara ilişkin bulguları, anketin dört alt bölümü temel alınarak sunulmuştur. Bulgular, sırasıyla (1) Demografik Bilgiler ve İşitme Sağlığı, (2) Kişisel Dinleme Cihazı Sahipliği ve Tercihleri, (3) Kişisel Dinleme Cihazı Kullanıcılarının Alışkanlıkları ve Tercihleri ve (4) Kişisel Dinleme Cihazı Kullanım Nedenleri başlıkları altında ele alınmıştır. Her başlık altında, ilgili maddelere ait frekans ve yüzde değerleri tablo halinde sunulmuştur.

Bu bölümünde sunulan sonuçlar, Tablo 2 ila 5'te gösterilmiştir. Tablolardaki maddeler, ankette yer alan ifadelerle aynı olup, anketin orijinal sırasına ve soru numaralarına sadık kalınarak ardışık şekilde numaralandırılmıştır. Çoğu madde için yanıt verenlerin sayısı 353'tür; ancak bazı maddelere ilişkin yanıtlar, katılımcıların bu maddelerle ilgili bilgi veya deneyime sahip olmamaları nedeniyle eksik kalmıştır (örneğin, kişisel dinleme cihazı kullanmayan katılımcılar). Bu durum, ilgili tablolarda "Yanıtlanmadı" olarak belirtilmiştir. Ayrıca, bazı maddelerde katılımcılara birden fazla seçenek işaretleme imkânı tanındığından, bu sorular için toplam yanıt sayısı 353'ün üzerine çıkmıştır.

Demografik Bilgiler ve İşitme Sağlığı
Anketin ilk bölümü, katılımcıların demografik özelliklerini (1-4. sorular) ve işitme sağlığına ilişkin bilgilerini (5-17. sorular) içermektedir. Katılımcıların cinsiyet, yaş, bölüm ve sınıf gibi demografik özellikleri, Yöntem ve Gereçler bölümünün "Katılımcılar" alt başlığı altında, Tablo 1'de detaylı olarak sunulmuştur. Bu nedenle, demografik bilgiler burada tekrarlanmayacaktır.

Anketin "İşitme Sağlığı" başlığı altında yer alan 5 ila 17. maddelerden elde edilen veriler, çalışmaya katılan üniversite öğrencilerinin işitme sağlığı ve işitme sağlığı ile ilgili bilgi, deneyim ve tutumlarını ortaya koymaktadır. Bu verilere ilişkin detaylı frekans ve yüzde değerleri Tablo 2'de sunulmuştur.

Tablo 2 incelendiğinde, katılımcıların %36.0'ının sık sık ve %2.8'inin her zaman gürültülü ortamlarda bulunduğu; %48.2'sinin ise zaman zaman bu tür ortamlara maruz kaldığı görülmektedir (Soru 5). İşitme kaybı olan bireylerin tehlikeli gürültü seviyelerine maruz kalmaktan endişe duymaları gerektiğini düşünenlerin oranı %52.4 olup, %11.0'ı bu konuda endişelenmenin gerekli olmadığını belirtmiştir (Soru 6). İşitme koruma yöntemleri hakkında, katılımcıların yalnızca %32.9'u kulak tıkacı kullanmanın koruyucu olduğunu ifade etmiş, işitme kaybının önlenebilirliği konusunda %46.7'si olumlu yanıt verirken %35.1"i "belki" yanıtını işaretlemiştir (Soru 7-8). Kulak çınlamasının aşırı gürültüye maruz kalmanın bir belirtisi olduğunu düşünenlerin oranı %45.0 iken, %13.6'sı bu konuda bilgi sahibi olmadığını belirtmiştir (Soru 9). İşitme kaybının diğer belirtilerine ilişkin olarak, öğrencilerin %24.6'sı "söylenenleri tekrar ettirme" davranışını işitme kaybı ile ilişkilendirirken, %43.6'sı bu davranışı nadiren sergilediklerini ifade etmiştir (Soru 11-12). Televizyon veya radyonun sesini yükseltme davranışının bir işitme kaybı belirtisi olabileceğini düşünenlerin oranı %39.7 olup, %44.2'si bu durumu "belki" olarak değerlendirmiştir (Soru 15-16). Son olarak, öğrencilerin işitme seviyelerini kendi değerlendirmelerine göre puanlamaları istendiğinde, %38.0'ı işitmelerini "8", %21.8"i "9" ve %10.5"i "10" olarak değerlendirmiştir (Soru 17).

Tablo 2: Öğrencilerin İşitme Sağlığı ve İlgili Davranışları

Kişisel Dinleme Cihazı Sahipliği ve Tercihleri
Öğrencilerin kişisel dinleme cihazı sahipliği ve tercihlerine ilişkin veriler, anketin ikinci bölümünde yer alan 18 ila 28. maddelerden elde edilmiş ve sonuçlar Tablo 3'te sunulmuştur. Tablo 3 incelendiğinde, katılımcıların %97.2'sinin kişisel dinleme cihazı kullandığı ve %89.4'ünün taşınabilir bi cihaza sahip olduğu görülmektedir (Soru 18-19). Katılımcıların %60.9'u cihazlarını kendilerinin satın aldığını ifade ederken, %47.0'ı bu cihazların mevcut mali durumlarına göre kolayca satın alınamayacağını belirtmiştir (Soru 20-21). Öğrencilerin %64.9'u arkadaşlarının çoğunluğunun (%76-100) kişisel dinleme cihazı kullandığını düşünmektedir (Soru 22). Ayrıca, %92.4'ü akıllı telefonları tercih edeceklerini belirtmiş ve %73.7'si cihaz üreticilerinin işitme kaybını önlemek için ses seviyesini sınırlayan yazılımlar eklemesi gerektiğini ifade etmiştir (Soru 23-24). Ancak, bu tür yazılımlar hakkında bilgi sahibi olanların oranı %29.7'de kalmıştır ve %43.3'ü bu yazılımları kullanacağını belirtmiştir (Soru 25-26). Katılımcıların yalnızca %19.8'i "60-60 Kuralı'na kesinlikle katıldığını ifade etmiş, %36.0'ı ise bu kuralın bireysel tercihlere müdahale olup olmadığı konusunda kararsız kalmıştır (Soru 27-28).

Tablo 3: Öğrencilerin Kişisel Dinleme Cihazı Sahipliği ve Tercihleri

Kişisel Dinleme Cihazı Kullanıcılarının Alışkanlıkları ve Tercihleri
Kişisel Dinleme Cihazı kullanan lisans öğrencilerinin bu cihazları kullanma alışkanlıkları ve tercihlerine ilişkin veriler, anketin üçüncü bölümünde yer alan 29 ila 51. maddelerden elde edilmiş olup, bu veriler Tablo 4'te sunulmuştur.

Tablo 4 incelendiğinde, öğrencilerin %53.7'sinin MP3 çalar, %7.4'ünün CD çalar ve %1.6'sının Walkman kullandığı, buna karşılık %33,7'sinin herhangi bir cihaz kullanmadığı görülmektedir (Soru 29). Katılımcıların büyük çoğunluğu kulak içi kulaklıkları tercih etmekte (%83.8) ve %43.9'u gürültü azaltıcı özelliklere sahip kulaklık almayı düşündüğünü ifade etmektedir (Soru 30-31). Öğrencilerin %70.3'ü kişisel dinleme cihazlarını iki yıldan uzun süredir kullanmakta, %60.6'sı işitme sorunu olmadığını belirtirken, %8.5'i işitme kaybını cihaz kullanımına bağlamaktadır. Bunun yanı sıra, %20.3'ü işitme kaybını çevresel gürültüyle, %10.3'ü ise genetik faktörlerle ilişkilendirmiştir (Soru 32-34). Cihaz kullanım sıklığı açısından, %62.0'si cihazlarını haftanın her günü, %55.2'si ise haftanın 5-7 günü düzenli kullandığını belirtmiştir. Kullanım süresine göre, %36.3'ü cihazlarını 30-60 dakika kesintisiz, %9.6'sı ise 3-4 saat gibi uzun süreli kullanım yaptığını ifade etmiştir (Soru 35-37). Ses seviyesine ilişkin olarak, katılımcıların %22.9'u cihazlarını genellikle "6. seviyede", %49.9'u ise "orta" ses seviyesinde kullandığını belirtmiştir (Soru 38-40). Öğrencilerin %60.3'ü en sevdikleri müzikleri dinlerken, %69.7'si ise gürültülü ortamlarda ses seviyesini artırdıklarını ifade etmiştir. Egzersiz sırasında bu davranışı sergileyenlerin oranı %47.3'tür (Soru 41-43). Kişisel dinleme cihazlarını en sık toplu taşımada (%19.2), yürürken veya koşarken (%18.5) kullandıkları belirtilmiştir (Soru 44). Katılımcıların %58.1'i cihazlarının çevredekiler tarafından duyulmadığını ifade etmiş, %54.1'i ise ses seviyesini kısmaları yönünde hiç uyarı almadıklarını ifade etmiştir (Soru 45-46). Cihaz kullanımından sonra %30.3'ü nadiren kulak çınlaması yaşarken, %39.1'i nadiren kulaklarda dolgunluk hissetmiştir (Soru 47-48). Son olarak, %36.8'i bu cihazları kullanım sonrası televizyon veya radyonun ses seviyesini artırmadığını belirtmiş, %36.5'i ise "söylenenleri tekrar ettirme" davranışını nadiren sergilediğini ifade etmiştir (Soru 49-51).

Tablo 4: Kişisel Dinleme Cihazı Kullanan Öğrencilerin Alışkanlık ve Tercihleri

Kişisel Dinleme Cihazı Kullanım Nedenleri
Öğrencilerin kişisel dinleme cihazlarına ve kullanımlarına yönelik tutumlarına ilişkin veriler, anketin dördüncü bölümünde yer alan 52 ila 77. maddelerden elde edilmiş olup, sonuçlar Tablo 5'te sunulmuştur. Tablo 5 incelendiğinde, katılımcıların %39.1'inin çocukların kişisel dinleme cihazı kullanmaya başlaması için en uygun yaş aralığını 14-16 olarak belirttiği görülmektedir (Soru 52). Katılımcıların %73.1'i yüksek ses seviyelerinin işitme kaybına neden olabileceğini düşündüğünü belirtmiş, %70'i işitme kaybını önlemek için ses seviyesini düşürmeyi daha etkili bulduğunu ifade etmiştir (Soru 54, 58). Güvenli kullanıma dair farkındalığın artması gerektiği, katılımcıların %42.2'sinin cihazlara sağlık uyarıları eklenmesi gerektiğini düşünmesiyle desteklenmiştir (Soru 57). Ayrıca, katılımcıların %60.9'u kişisel dinleme cihazı kullanımı ve işitme kaybı riskleri hakkında daha fazla bilgi almak istediğini ifade etmiş ve bilgi almak için en çok doktor (%23.4) ve uzman tavsiyelerine (%25.9) güvendiklerini belirtmişlerdir (Soru 60-62). Kişisel dinleme cihazı kullanımının çevresel farkındalığı azaltarak tehlike yaratabileceğini düşünenlerin oranı %76.2 olup, katılımcıların %37.1'i bu cihazları kullanım sırasında en az bir kez tehlikeli bir durumla karşılaştığını ifade etmiştir (Soru 65-66). Kullanım nedenleri arasında müzik dinleme (%95.4), başkalarını rahatsız etmemek (%61.2) ve sıkıldığında kullanım (%58.9) gibi gerekçeler öne çıkmıştır (Soru 67-76). Son olarak katılımcıların büyük bir kısmı (%93.2) soruları tamamen dürüst bir şekilde yanıtladığını belirtmiştir (Soru 77).

Tablo 5: Kişisel Dinleme Cihazlarına ve Kullanımına Yönelik Tutumları

2. Öğrencilerin Anket Sorularına Verdikleri Yanıtların Cinsiyet ve Bölüm Açısından Farklılıklarına İlişkin Bulgular
Yapılan analizlerde, ankette yer alan toplam 77 sorudan 13'ünde cinsiyet açısından yanıt oranlarında anlamlı fark olduğu (p<0.05) diğer sorularda ise yanıt oranlarının kadın ve erkelerde birbirine benzer olduğu bulunmuştur (p>0.05).

Öğrencilerin işitme sağlığı ve işitme sağlığı ile ilgili bilgi, deneyim ve tutumlarının incelendiği anketin birinci bölümünde, kulak çınlaması yaşama sıklığının (Soru 10) kadınlarda (bazen: %39.8, sık sık: %6.0) erkeklere (bazen: %22.1, sık sık: %1.9) göre anlamlı derecede daha yüksek olduğu bulunmuştur (χ2(4)=16.764, p=0.002). Benzer şekilde, söylenenleri tekrar ettirme ihtiyacı sıklığı (Soru 12) kadınlarda (sık sık: %12.9, her zaman: %3.2) erkeklere göre (sık sık: %3.8, her zaman: %0.0) anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur (χ2(4)=12.626, p=0.013). Seslerin boğuk algılanmasını işitme kaybı belirtisi olarak değerlendirme oranı da (Soru 13) kadınlarda (%38.6) erkeklere (%28.8) göre anlamlı derecede daha yüksek çıkmıştır (χ2(3)=11.636, p=0.009).

Öğrencilerin kişisel dinleme cihazı sahipliği ve tercihlerine ilişkin verilerin bulunduğu anketin ikinci bölümünde, kişisel dinleme cihazı edinme yolları açısından, cihazlarını hediye olarak alma oranı (Soru 20) kadınlarda (%26.5) erkeklere göre (%12.2) anlamlı derecede daha yüksektir (χ2(4)=16,393,p=0,003). Arkadaşlarının kişisel dinleme cihazı kullanımının (Soru 22) çok yüksek oranda (%76-100 oranında) olduğu algısı kadınlar arasında (%69.9) erkeklere göre (%52.9) anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur (χ2(3)=9.551, p=0.023). Apple'ın güvenlik yazılımlarından haberdar olma oranı (Soru 25) ise erkeklerde (%37.5) kadınlara göre (%26.5) anlamlı derecede çıkmıştır (χ2(2)=7.260, p=0.027).

Kişisel Dinleme Cihazı kullanan lisans öğrencilerinin bu cihazları kullanma alışkanlıkları ve tercihlerine ilişkin verilerin yer aldığı anketin üçüncü bölümünde, kişisel dinleme cihazlarının ses seviyelerinin 6 ve 7. seviyelerde tercih edilme oranı (Soru 39) kadınlarda (6. seviye: %24.5, 7. seviye: %22.6) erkeklere göre (6. Seviye %19.2, 7. Seviye: %18.5) anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur (χ2(4)=9.874, p=0.042). Egzersiz sırasında ses seviyesini artırma oranı ise (Soru 43) erkeklerde (%58.6) kadınlara göre (%44.7) anlamlı derecede daha yüksek çıkmıştır (χ2(2)=7.260, p=0.027).

Öğrencilerin kişisel dinleme cihazlarına ve kullanımlarına yönelik tutumlarına ilişkin bilgilerin yer aldığı anketin dördüncü bölümünde ise; yüksek ses seviyesinin işitme kaybına neden olabileceği algısı (Soru 54) kadınlarda (kısmen katılıyorum: %42.2, kesinlikle katılıyorum: %36.5) erkeklere göre (kısmen katılıyorum: %33.7, kesinlikle katılıyorum: %26.0 kesinlikle katılıyorum) anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur (χ2(4)=17.031, p=0.002). Üreticilerin uyarılarını takip etmenin önemli olduğunu düşünme oranı da (Soru 55) kadınlarda (kısmen katılıyorum: %48.2, kesinlikle katılıyorum: %31.7) erkeklere (kısmen katılıyorum: %39,4, kesinlikle katılıyorum:%24,6) göre anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur (χ2(4)=10.511, p=0.033). Cihazlara sağlık uyarısı eklenmesi gerektiğini (Soru 57) düşünme oranı kadınlarda (%47.5) erkeklere (%33.2) göre anlamlı derecede daha yüksektir (χ2(4)=15,015,p=0,005). İşitme kaybı riskini azaltmak için ses seviyesini düşürmeyi tercih etme oranı (Soru 58) kadınlarda (kısmen katılıyorum: %48.2, kesinlikle katılıyorum: %31.7) erkeklere (kısmen katılıyorum: %39.4, kesinlikle katılıyorum: %24.6) göre daha yüksek bulunmuştur (χ2(4)=10,152,p=0,038). Kişisel dinleme cihazlarını rahatlamak için kullanma oranı (Soru 68) kadınlarda (%61.0) erkeklere göre (%48.1) anlamlı derecede daha yüksek çıkmıştır (χ2(1)=4.351, p=0.037).

Lisans öğrencilerinin anket sorularına verdikleri yanıt oranlarında bölümlere göre anlamlı fark olup olmadığı incelenildiğinde toplam 77 sorudan 9'unda anlamlı fark olduğu (p<0.05) diğer sorularda ise yanıt oranlarının tüm bölümlerde birbirine benzer olduğu bulunmuştur (p>0.05).

Öğrencilerin işitme sağlığı ve işitme sağlığı ile ilgili bilgi, deneyim ve tutumlarının incelendiği anketin birinci bölümünde, gürültülü ortamlarda bulunma sıklığına ilişkin soruya (Soru 5) verilen yanıt oranlarında bölümler arasında anlamlı farklılık olduğu bulunmuştur (χ2(9)=22.849, p=0.006). Odyoloji Bölümü öğrencileri arasında gürültülü ortamlarda "nadiren" bulunduğunu yanıtını verenlerin oranı (%58.4) diğer bölümlere göre daha yüksekken, gürültülü ortamlarda "sık sık" bulunduğu yanıtını verenlerin oranı da (%20.8) daha düşük bulunmuştur. Bu durum, odyoloji bölümü öğrencilerinin gürültülü ortamlarda bulunma sıklığının diğer bölümlere göre daha az olduğunu göstermektedir. İşitme kayıplı kişilerin gürültüye maruz kalmaktan endişe duymaları gerektiği konusunudaki (Soru 6) yanıt oranları da bölümler arasında anlamlı farklılık göstermiştir (χ2(12) = 25.643, p = 0.012). Odyoloji bölümü öğrencilerinin %67.5'i 'hayır' yanıtını vererek, bu konuda endişe duyulması gerektiğini diğer bölümlere göre daha yüksek oranda ifade etmiştir. Kulak tıkacı kullanmanın insanları yüksek seslerden kaynaklanan işitme kaybından koruyabileceğine ilişkin Soru 7'ye verilen yanıt oranlarında bölümler arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (χ2(9)=19.087, p=0.024). Odyoloji Bölümü öğrencilerinin %40.3'ü ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencilerinin %40.6'sı 'evet' yanıtını vererek kulak tıkacı kullanımının işitme kaybını önleyebileceğini diğer bölümlere göre daha yüksek oranda belirtmiştir. Gürültüden kaynaklanan işitme kaybının önlenebilirliği (Soru 8) ile ilgili yanıtlarda da bölümler arasında anlamlı farklılık göstermiştir (χ2(9)=27.442, p=0.001). Odyoloji Bölümü öğrencilerinin %64.9'u 'evet' yanıtını vererek bu konuda en yüksek farkındalığı göstermiştir. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencilerinin %47.2 oranında 'evet' yanıtı vermesi, Beslenme ve Diyetetik (%37.6) ve Sosyal Hizmet Bölümü (%38.8) öğrencilerinden daha yüksek bir farkındalık seviyesine sahip olduklarını işaret etmektedir. Televizyon veya radyonun sesini daha iyi duyabilmek için artırma sıklığını inceleyen soruya (Soru 16) verilen yanıtlar arasında bölümler arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur (χ2(12)=23.020, p=0.028). Odyoloji Bölümü öğrencilerinin %64.9'u 'nadir' yanıtını vererek bu davranışı diğer bölümlere göre daha az sergilemiştir. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencileri de (%49.1) Beslenme ve Diyetetik Bölümü (%44.1) ve Sosyal Hizmet Bölümü (%44.7) öğrencilerinden daha yüksek bir oranda 'nadir' yanıtını belirtmiştir.

Öğrencilerin kişisel dinleme cihazı sahipliği ve tercihlerine ilişkin verilerin bulunduğu anketin ikinci bölümünde, kişisel dinleme cihazlarının ses seviyesini belirli bir seviyenin üzerine çıkmasını engellemek için yazılım kullanma tutumu üzerine yapılan değerlendirmede (Soru 26), bölümler arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (χ2(9) = 21.968, p = 0.009). Odyoloji Bölümü öğrencilerinin %51.9'u "Evet" yanıtını vererek, yazılım kullanmayı diğer bölümlere göre daha yüksek bir oranda tercih ettiklerini belirtmiştir.

Kişisel Dinleme Cihazı kullanan lisans öğrencilerinin bu cihazları kullanma alışkanlıkları ve tercihlerine ilişkin verilerin yer aldığı anketin üçüncü bölümünde kişisel dinleme cihazlarının günlük kullanım süresine ilişkin soruya (Soru 37) verilen yanıtlar arasında bölümler arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (χ2(15) = 26.985, p = 0.029). Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencileri arasında cihazlarını "4 saatten fazla" kullandığını belirtenlerin oranı (%15.2), diğer bölümlere kıyasla daha yüksektir. Odyoloji Bölümü öğrencileri arasında ise "1-2 saat arası" kullanım oranı (%24.7) diğer bölümlere göre daha yüksek bulunmuştur. Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencilerinin çoğunluğu (%33.3) cihazlarını '30-60 dakika arası' kullandığını belirtmiştir.

Öğrencilerin kişisel dinleme cihazlarına ve kullanımlarına yönelik tutumlarına ilişkin bilgilerin yer aldığı anketin dördüncü bölümünde ise kişisel dinleme cihazlarının güvenli kullanımıyla ilgili üreticilerin uyarılarını takip etmenin önemsiz olup olmadığına dair sorulan sotuya verilen yanıtlarda bölümler arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur (χ2(12) = 21.440, p = 0.044). Odyoloji Bölümü öğrencilerinin %48.1'i 'Kesinlikle katılmıyorum' yanıtını vererek, üreticilerin güvenli kullanımla ilgili uyarılarını takip etmenin önemli olduğunu diğer bölümlere kıyasla daha yüksek oranda ifade etmişlerdir.

Tartışma

Anketin birinci bölümünde yer alan 1 ila 4. Maddeler katılımcıların demografik özelliklerini değerlendirmektedir. Çalışmaya katılan öğrencilerin demografik özellikleri incelendiğinde, katılımcıların büyük çoğunluğunun (%89,0) 18-22 yaş aralığında olduğu, yalnızca %11.0'ının 23 yaş ve üzeri olduğu belirlenmiştir. Bu yaş dağılımı, çalışmaya yalnızca lisans öğrencilerinin dahil edilmesiyle uyumludur ve bu yaş grubunun üniversite popülasyonundaki baskınlığını yansıtmaktadır. Literatürde, benzer demografik özellikler sunan çalışmalarda da üniversite öğrencilerinin ağırlıklı olarak genç yaş grubunda olduğu bildirilmiştir. Örneğin, You ve arkadaşlarının (2020) çalışmasında, katılımcıların %66.8'inin 20-24 yaş aralığında, %31.7'sinin ise 24 yaş ve üzerinde olduğu rapor edilmiştir[15]. Benzer şekilde, Danhauer ve ark. (2009) tarafından yapılan çalışmada, katılımcıların yaş aralığının dar olduğu ve büyük bir kısmının (%86.4) 18-21 yaş arasında yer aldığı bildirilmiştir[14]. Bu bulgular, lisans öğrencilerinin üniversite yaş grupları içinde homojen bir dağılım gösterdiği ve bu tür çalışmaların bu yaş grubunda yoğunlaştığını ortaya koymaktadır.

Bu çalışmaya katılan 353 lisans öğrencisinin %70.5'i kadın, %29.5'i ise erkektir. Katılımcıların bu cinsiyet dağılımının, ülkemizde Sağlık Bilimleri Fakültesi bölümlerinin genellikle kadın öğrenciler tarafından daha yüksek oranda tercih edilmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu durum, çalışmada kadın katılımcıların daha yüksek oranda temsil edilmesine yol açmıştır. Literatürde, Türkiye'de Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencileriyle yürütülen çalışmalarda da benzer bir eğilim gözlenmiş; kadın öğrencilerin bu fakültelerdeki toplam öğrenci popülasyonunun büyük bir kısmını oluşturduğu bildirilmiştir[26,27].

Örneklem seçiminde orantılı tabakalı örnekleme yöntemi uygulanması planlanmış; ancak bazı bölümlerde hedeflenen öğrenci sayısına ulaşılamamış, bazı bölümlerde ise hedeflenen sayının üzerinde katılım sağlanmıştır. Sonuç olarak, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümünden 106 (%30.03), Beslenme ve Diyetetik bölümünden 85 (%24.08), Sosyal Hizmetler bölümünden 85 (%24.08) ve Odyoloji bölümünden 77 (%21.81) öğrenci çalışmaya dahil edilmiştir. Bu durum, belirli bölümlerdeki öğrencilerin çalışmaya katılma istekliliği ve mevcut öğrenci yoğunluklarındaki farklılıklarla ilişkilendirilebilir. Buna rağmen, çalışmanın amaçlarına ulaşmak için yeterli veri sağlanmış ve her bölümden temsil edilebilir bir örneklem oluşturulabilmiştir. Gelecek çalışmalarda, bu tür sapmaları minimize etmek ve genellenebilirliği artırmak amacıyla daha geniş ve dengeli bir örneklem oluşturulması önerilmektedir.

Anketin birinci bölümünde yer alan 5 ila 17. maddeler ise katılımcıların işitme sağlığı ve işitme sağlığı ile ilgili bilgi, deneyim ve tutumlarını değerlendirmektedir.Çalışmamızda, lisans öğrencilerinin %36.0'ının sık sık, %2.8'inin ise her zaman gürültülü ortamlarda bulunduğu, %48,2'sinin ise zaman zaman bu tür ortamlara maruz kaldığı belirlenmiştir. Benzer şekilde, Danhauer ve ark. (2009) çalışmasında öğrencilerin %34.2'sinin sıklıkla veya her zaman, %49.0'ının ise zaman zaman gürültülü ortamlarda bulunduğu rapor edilmiştir[14]. You ve ark. (2020) ise katılımcıların %77.2'sinin gürültülü ortamlarda bulunma deneyimi olduğunu bildirmiştir. Bu bulgular, üniversite öğrencilerinin çevresel gürültüye maruz kalma sıklığının yüksek olduğunu göstermektedir[15]. Ayrıca, bu durum, kişisel dinleme cihazı kullanıcılarının arka plan gürültüsü olan ortamlarda cihaz ses seviyelerini daha yüksek ayarlama eğilimleriyle ilişkilendirilebilir[28,29]. Dolayısıyla, elde ettiğimiz bu bulgu hem çevresel gürültüden korunma hem de kişisel dinleme cihazlarının güvenli kullanımına yönelik farkındalık artırıcı eğitimlerin önemi bir kez daha vurgulanmaktadır.

Çalışmamızda, lisans öğrencilerinin %52.4'ünün işitme kaybı olan kişilerin tehlikeli gürültü seviyelerine maruz kalmaktan endişe duymaları gerektiğini belirtmesi, bu konuda belirli bir farkındalık düzeyinin olduğunu göstermektedir. Ancak, yalnızca %32.9'unun kulak tıkacı kullanımını işitme kaybını önleyici bir yöntem olarak görmesi ve %46.7'sinin işitme kaybının önlenebilir olduğuna inanması, bu konudaki farkındalığın yeterli olmadığını düşündürmektedir (Soru 6-8). Literatürdeki benzer çalışmalar da bu durumu desteklemektedir; örneğin, Danhauer ve ark. (2009) Amerikalı üniversite öğrencilerinin %74.7'sinin işitme kaybı olan bireylerin gürültüye maruz kalmaları konusunda endişe duyulması gerektiğini ifade ettiğini, ancak yalnızca %40'ının etkili işitme koruma yöntemlerini tanımlayabildiğini bildirmiştir[14]. Benzer şekilde, You ve ark. (2020), Koreli öğrencilerin %77.2'sinin işitme kaybı riskine dair farkındalık taşıdığını, ancak işitme koruma yöntemleri hakkında bilgi eksikliklerinin bulunduğunu belirtmiştir[15]. Muchnik ve ark. (2012) ise gençlerin %88'inin işitme kaybı hakkında doğru bilgiye sahip olduğunu rapor etmiştir[30]. Sonuç olarak hem 6 ila 8. maddelerden elde ettiğimiz bulgular hem de literatür bulgular, lisans öğrencileri için işitme sağlığını korumaya yönelik farkındalık artırıcı eğitim programlarının geliştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Anketin bu bölümünde yer alan 9 ila 17. maddeler, öğrencilerin gürültüye maruz kalma ve işitme kaybı belirtilerine dair bilgi ve deneyimlerini sorgulamaktadır. Çalışmamızda, öğrencilerin %45.0'ı kulak çınlamasını aşırı gürültüye maruz kalmanın bir belirtisi olarak tanımlamış, ancak %58.2'si bu konuda kararsız veya bilgi sahibi olmadığını ifade etmiştir (Soru 9). Kulak çınlaması sıklığına ilişkin bulgularda, katılımcıların %95.2'sinin farklı sıklıklarla çınlama yaşadığını (nadiren/bazen/sık sık/her zaman) belirtmesi, gürültü kaynaklı semptomların yaygın olduğunu ancak farkındalıklarının sınırlı olduğunu göstermektedir (Soru 10).

Benzer şekilde, işitme kaybı belirtilerini doğru tanımlayan katılımcı oranlarının düşük olduğu gözlenmiştir. Örneğin, söylenenleri tekrar ettirme (%24.6), seslerin boğuk algılanması (%35.7) ve televizyon veya radyo sesini yükseltme davranışlarını (%39.7) işitme kaybıyla ilişkilendiren oranların sınırlı kalması dikkat çekicidir (Soru 11, 13, 15). Bununla birlikte, bu davranışların katılımcılar arasında yaygın olarak deneyimlendiği görülmüştür: Katılımcıların %96.6'sı söylenenleri tekrar ettirme, %86,9'u seslerin boğuk algılanması ve %88.7'si televizyon veya radyonun sesini yükseltme davranışlarını farklı sıklıklarla yaşadığını (nadiren/bazen/sık sık/her zaman) ifade etmiştir (Soru 12, 14, 16). Genel olarak, öğrencilerin işitme sağlıklarını iyi olarak değerlendirdiği görülmüştür ( %70.3'ü işitmelerini 8 ve üzeri olarak puanlamıştır) (Soru 17). Bu bulgular, öğrencilerin gürültü kaynaklı semptomları deneyimlediklerini, ancak işitme kaybı belirtilerine dair farkındalık düzeylerinin artırılması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Çalışmamızda elde edilen bulgular literatürdeki sonuçlarla paralellik göstermektedir[14,15,31]. Literatürdeki çalışmalar, bu semptomların öğrenciler tarafından deneyimlendiğini, ancak farkındalık eksikliği nedeniyle yeterince ciddiye alınmadığını ortaya koymaktadır. Bu bulgular ışığında hem çalışmamız hem de literatür sonuçları, lisans öğrencilerinin gürültüye bağlı işitme kaybı belirtilerine dair farkındalıklarını artıracak eğitim programlarının gerekliliğini vurgulamaktadır.

Anketin ikinci bölümünde yer alan 18 ila 28. maddeler, öğrencilerin kişisel dinleme cihazı sahipliği ve tercihlerini değerlendirmektedir. Katılımcıların %97,2'si kişisel dinleme cihazı kullandığını, %89.4'ü ise taşınabilir bir cihaza sahip olduğunu belirtmiştir (Soru 18, 19). Öğrencilerin %60.9'u cihazlarını kendilerinin satın aldığını ifade ederken, %47.0'si mali durumlarının bu cihazlara erişimi sınırlayıcı bulduğunu belirtmiştir (Soru 20, 21). Elde ettiğimiz bu bulgular, kişisel dinleme cihazlarının öğrencilerin günlük yaşamında yaygın olduğunu ve cihaz seçiminde bağımsızlıklarının yüksek olmasına karşın mali kısıtlamaların etkili bir faktör olabileceğini göstermektedir. Katılımcıların %64.9'u, arkadaşlarının %76-100'ünün cihaz kullandığını düşündüğünü belirtmiş, %92.4'ü ise seçme şansı olsa akıllı telefonları tercih edeceğini ifade etmiştir (Soru 22, 23). Bu durum, sosyal çevrenin kullanım alışkanlıkları üzerindeki etkisini ve akıllı telefonların çok yönlülüğü nedeniyle daha fazla tercih edildiğini göstermektedir.

Katılımcıların %73.7'si cihaz üreticilerinin ses seviyesini sınırlayan fonksiyonlar eklemesi gerektiğini ifade etmiş, ancak yalnızca %29.7'si bu tür yazılımların varlığından haberdar olduğunu belirtmiştir (Soru 24, 25). Ayrıca, %43,3'ü cihazlarına böyle bir yazılım eklenmesi durumunda bunu kullanacağını ifade etmiştir (Soru 26). '60-60 Kuralı'na kesinlikle katıldığını belirtenlerin oranının %19.8'de kalması ve bu kuralın bireylerin tercihlerine müdahale olup olmadığı konusunda kararsız olanların oranının %36.0 olması (Soru 27, 28), öğrencilerin güvenli dinleme alışkanlıklarına yönelik farkındalık artırıcı programların gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Çalışmamızda olduğu gibi, literatürde de öğrencilerin çok yüksek oranda kişisel dinleme cihazı kullandığı, akıllı telefonların çok yönlülüğü nedeniyle en çok tercih edilen cihazlar olduğu ve ses seviyesini sınırlayan yazılımlara yönelik farkındalık eksikliği bulunduğu, ancak bu tür yazılımların kullanımı konusunda öğrencilerin olumlu bir tutum sergilediği belirtilmiştir[14,15]. Ayrıca, kişisel dinleme cihazlarının yüksek ses seviyelerinde kullanımının işitme kaybı riskini artırdığı ve bu riskin uygun bilinçlendirme çalışmalarına ihtiyaç duyduğu vurgulanmıştır[14,15,32,33]. Bu bulgular, üniversite öğrencileri arasında işitme sağlığını korumaya yönelik bilinçlendirme çalışmalarının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.

Anketin üçüncü bölümünde (29-51. maddeler), öğrencilerin kişisel dinleme cihazı kullanım alışkanlıkları ve bu alışkanlıkların işitme sağlığı üzerindeki etkileri değerlendirilmektedir. Katılımcıların %62.7'si kişisel dinleme cihazlarını kullanmadan önce MP3 çalar, CD çalar veya Walkman kullandığını, %33.7'sinin ise daha önce herhangi bir cihaz kullanmadığını belirtmesi, teknolojik değişimlerin kullanıcı davranışlarını önemli ölçüde etkilediğini göstermektedir (Soru 29). Katılımcıların %83.8'i cihazlarını genellikle kulak içi kulaklıklarla kullanırken, %43.9'u arka plan gürültüsünü azaltmak için özel tasarım kulaklık almayı düşündüğünü ifade etmiştir (Soru 30, 31). Elde ettiğimiz bu bulgular, öğrencilerde kulak içi kulaklık kullanımının bu cihazların güvenli olmayan ses seviyelerine çıkarılma riskinin artabileceğini, ancak aynı zamanda da öğrencilerde bilinçli kullanıcı davranışlarının yaygınlaşabileceğini göstermektedir.

Katılımcıların %70.3'ü kişisel dinleme cihazlarını iki yıldan uzun süredir kullandığını ve %60.6'sı daa herhangi bir işitme sorunu yaşamadığını ifade etmiştir (Soru 32, 33). Ancak, işitme kaybı nedenlerine ilişkin soruya verilen cevaplar (Soru 34), öğrencilerin işitme kaybı nedenleri konusunda farkındalıklarının düşük olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, öğrencilerin bu cihazlara uzun süreli maruziyetle ilişkili potansiyel riskler ile işitme sağlığına yönelik eğitimlere olan ihtiyacı göstermektedir. Kullanım sıklığı açısından, katılımcıların %62.0'si cihazlarını haftanın her günü kullandığını, %55.2'si ise haftanın 5-7 günü düzenli olarak kullandığını ifade etmiştir. Kullanım süresine göre, %36.3'ü cihazlarını kesintisiz 30-60 dakika, %9.6'sı ise 3-4 saat kullandığını bildirmiştir (Soru 35, 36). Ek olarak, %23.8'i yılda kesintisiz 4 saatten fazla dinleme sıklığının 10'un üzerinde olduğunu belirtmiştir (Soru 37, 38). Ayrıca, öğrencilerin çoğunun orta-yüksek seviyelerde (6, 7 ve 8. seviyeler) dinleme alışkanlığına sahip olduğu görülmüştür (Soru 39, 40). Bu bulgular, lisans öğrencilerinin potansiyel olarak riskli dinleme alışkanlıklarına sahip olduğunu göstermektedir.

Katılımcıların %60.3'ü en sevdikleri müzikleri dinlerken, %69.7'si gürültülü ortamlarda ve %47.3'ü egzersiz sırasında bu cihazların ses seviyesini artırdığını belirtmiş, cihazlarını genellikle toplu taşıma araçlarında (%19.2), yürürken veya koşarken (%18.5) ve egzersiz yaparken (%14.7) kullandıklarını ifade etmiştir (Soru 41-44). Elde ettiğimiz bu bulgular kişisel dinleme cihazı kullanımının uzun vadede öğrencilerin işitme sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği düşündürmektedir. Buna karşın katılımcıların %58.1'i cihazlarının çevredekiler tarafından duyulmadığını ifade etmiş, %54.1'i ise ses seviyesini kısmaları yönünde hiç uyarı almadıklarını belirtmiştir (Soru 45, 46).

Cihaz kullanımından sonra katılımcıların %66.6'sı kulak çınlaması, %73.7'si kulak dolgunluğu, %60.3'ü TV veya radyo sesini artırma, %54.2'si insan seslerini boğuk algılama ve %69.9'u söylenenleri tekrar ettirme davranışını çeşitli sıklıklarda yaşadığını bildirmiştir (Soru 47-51). Bu bulgular, kişisel dinleme cihazlarının bazı kullanıcılar üzerinde işitme sağlığını olumsuz etkileyebileceğini göstermektedir.

Çalışmamızda elde ettiğimiz bulgularla uyumlu olarak, çalışmamızla benzer çalışmalarda kişisel dinleme cihazlarının uzun süreli ve sık kullanımının öğrenciler arasında yaygın olduğu, katılımcıların büyük çoğunluğunun cihazlarını kulak içi kulaklıklarla kullanmayı tercih ettiği, gürültülü ortamlarda ve bazı aktiviteler sırasında cihazlarını kullandıkları ve bu durumlarda cihazların ses seviyesini artırdıkları belirtilmektedir. Ayrıca, çalışmamızla benzer şekilde, öğrencilerin cihaz kullanımı sonrasında işitme sorunları yaşadıklarını ifade ettikleri de rapor edilmiştir[14,15]. Ek olarak, kulak içi kulaklık kullanımının özellikle gürültülü ortamlarda arka plan seslerini bastırmak amacıyla kullanıcıların kişisel dinleme cihazlarının ses seviyelerini artırmasına neden olabileceği de çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur[29,34]. Sonuç olarak, elde ettiğimiz bu bulgular kişisel dinleme cihazı kullanımına bağlı olası işitme sağlığı risklerine yönelik farkındalık yaratılması ve güvenli dinleme alışkanlıklarının teşvik edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Anketin son bölümü olan dördüncü bölümde (52-77. Maddeler), öğrencilerin kişisel dinleme cihazı kullanımına yönelik algıları, güvenlik farkındalıkları ve bu cihazların sosyal hayatlarındaki yeri değerlendirmektedir. Katılımcıların %39.1'i çocukların kişisel dinleme cihazı kullanımına 14-16 yaş arasında başlamasının uygun olduğunu belirtmiş, bu da erken yaşta kullanımın risklerine dair bir farkındalık olduğunu göstermektedir (Soru 52). Katılımcıların %76,2'si cihaz kullanımının dikkat dağıtarak tehlike yaratabileceğine, %73.1'i ise yüksek ses seviyelerinde kullanımın işitme kaybına yol açabileceğine inanmıştır (Soru 53, 54). Bu bulgular, bireylerin cihaz kullanımına dair riskleri fark ettiğini ancak bu farkındalığın davranış değişikliğine dönüşmesinin önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Üreticilerin güvenli kullanıma dair uyarılarını önemsiz bulanların oranı %5.4'te kalmış, %42.2'si cihazlara sağlık uyarılarının eklenmesi gerektiğini düşünmüştür (Soru 55, 57). Ancak, %6.2'si cihaz kullanım alışkanlıklarını değiştirmeyi reddetmiş, %35.1'i kararsız kalmıştır (Soru 56). Bu bulgular, güvenli dinleme alışkanlıklarının geliştirilmesi için daha fazla bilgilendirme gerektiğini göstermektedir. Katılımcıların %70'i işitme kaybı riskini azaltmak için ses seviyesini düşürmenin daha etkili olduğunu belirtirken, %60.9'u bu konuda daha fazla bilgi almak istemiştir (Soru 58, 60).

Katılımcıların en çok doktorların (%23.4) ve uzmanların (%25.9) tavsiyelerine uyacağını belirtmesi, bilinçlendirme kampanyalarının sağlık profesyonelleri aracılığıyla yapılmasının etkili olabileceğini göstermektedir (Soru 61, 62). Çevresel farkındalığın azalmasının tehlike yaratabileceğini düşünenlerin oranı %76.2 iken, %37.1'i cihaz kullanımı sırasında tehlikeli bir durum yaşadığını ifade etmiştir (Soru 65, 66). Bu bulgular, güvenli kullanım alışkanlıklarına dair stratejilerin önemini vurgulamaktadır.

Kişisel dinleme cihazlarının kullanım nedenleri arasında müzik dinleme (%95.4), sıkıldığında kullanım (%58.9) ve başkalarını rahatsız etmeme (%61.2) gibi gerekçeler öne çıkmıştır (Soru 67-76). Bu bulgular, cihazların yalnızca eğlence amacıyla değil, aynı zamanda sosyal uyum ve bireysel rahatlama için önemli bir araç olarak kullanıldığını göstermektedir. Son olarak, katılımcıların %93.2'si anket sorularını dürüstçe yanıtladığını, yalnızca %6.8'i yanıtlarını kısmen dürüst olarak değerlendirdiğini ifade etmiştir (Soru 77). Bu durum, çoğu katılımcının yanıtlarına dair öz-bildirimlerinin büyük ölçüde samimi olduğunu düşündürmekte ve elde edilen bulguların doğruluğuna ilişkin bir güven yaratmaktadır. Ancak bazı katılımcıların yanıtlarını kısmen dürüst olarak değerlendirmesi sosyal kabul edilebilirlik kaygılarının bazı yanıtlarda yanlılık yaratmış olabileceğini düşündürmektedir.

Literatür incelendiğinde, çalışmamızda elde edilen bulgularla uyumlu olarak, erken yaşlarda kişisel dinleme cihazı kullanımına başlanmasının işitme sağlığı üzerinde uzun vadeli olumsuz etkiler yaratabileceği ve bu nedenle çocukların cihaz kullanımına genellikle 11 yaş sonrasında başlamasının daha uygun görüldüğü belirtilmiş, katılımcıların yalnızca küçük bir kısmının 11 yaşın altındaki çocuklar için düzenli cihaz kullanımını uygun bulduğu rapor edilmiştir. Ayrıca, üniversite öğrencilerinin cihaz kullanımının dikkat dağınıklığına yol açabileceği ve yüksek ses seviyelerinde kullanımın işitme kaybı riskini artırabileceği konularında farkındalığa sahip oldukları, ancak bu farkındalığın güvenli dinleme alışkanlıklarına dönüşmediği ifade edilmektedir. Ayrıca, cihazların güvenli kullanımına dair üreticilerin uyarılarının önemsenmesi gerektiği, ancak kullanıcıların bu uyarılara tam uyum göstermediği vurgulanmıştır[14,15].

Çalışmamızda elde ettiğimiz lisans Öğrencilerinin, sağlık profesyonelleri ve uzmanların bilgi aktarımında etkili bir otorite olarak görüldüğü bulgusu da literatürle uyumludur[14,15,35]. Risklere ve bilimsel kanıtlara rağmen, literatürde üniversite öğrencilerinin cihaz kullanım alışkanlıklarını değiştirme konusunda isteksiz olduğu rapor edilmiştir[14,15]. Bu durum, yüksek ses seviyelerinde kişisel dinleme cihazı kullanımından sonra işitmede kısa vadeli herhangi bir değişiklik yaşanmamasının, bireylerde algılanan risk düzeyini azaltarak davranış değişikliğini engelleyebileceği şeklinde yorumlanmaktadır[4]. Ayrıca, müziğin bireylerin duygusal durumunu olumlu yönde etkileyerek stres azaltıcı bir etkiye sahip olduğu ve kişisel dinleme cihazlarının çevresel karmaşa ve gürültüden uzaklaştırarak bireylere daha sakin ve kişisel bir alan oluşturduğu belirtilmiştir[36,37].

Son olarak, katılımcıların büyük çoğunluğunun (%93,2) ankete dürüstçe yanıt verdiğini ifade etmesi, elde edilen bulguların güvenilirliğini desteklemektedir. Bu bulgu, Danhauer ve ark. (2009) çalışmasındaki (%95,8) benzer sonuçlarla uyumludur; söz konusu çalışmada anket sonuçlarının güvenilir olduğu ve daha geniş bir popülasyona genellenebileceği vurgulanmıştır[14]. Çalışmamızın tek bir üniversitenin tek bir fakültesinde yürütülmesi önemli bir kısıtlılık oluşturmakla birlikte, Danhauer ve ark. (2009) bu yorumu, bulgularımızın genellenebilirliği açısından bu kısıtlılığın kısmen aşılabileceğini düşündürmektedir. Bununla birlikte, gelecekteki çalışmaların farklı üniversiteler ve bölümleri kapsayan daha geniş popülasyonlarla yürütülmesi önerilmektedir.

Yapılan analizlerde, kadın ve erkek katılımcıların bazı sorularda anlamlı farklılıklar gösterdiği bulunmuştur; kadınlar, işitme sağlığına dair risk algısı, cihazların güvenli kullanımı ve üretici uyarılarına yönelik daha yüksek bir farkındalık sergilemiş, buna karşın erkekler, Apple'ın güvenlik yazılımlarından haberdar olma ve egzersiz sırasında cihaz ses seviyesini artırma gibi konularda kadınlardan daha yüksek oranlar bildirmiştir. Kadınların kişisel dinleme cihazlarını sosyal uyum ve rahatlama amaçlı daha fazla kullandığı, erkeklerin ise kullanım alışkanlıklarında daha teknik ve fonksiyonel tercihlere yöneldiği gözlemlenmiştir. Bu bulgular, cinsiyete dayalı farkındalık ve kullanım alışkanlıklarının, işitme sağlığını koruma ve güvenli dinleme alışkanlıklarını geliştirmeye yönelik hedefli eğitim ve bilinçlendirme programları tasarlanmasında dikkate alınması gerektiğini göstermektedir. Çalışmamızla benzer bir çalışma olan Danhauer ve ark. (2009), %60'ı kadın, %40'ı erkek katılımcılardan oluşan bir örneklemle gerçekleştirdikleri çalışmalarında, elde edilen sonuçların cinsiyetten bağımsız olduğunu ve bu popülasyonun bir bütün olarak ele alınması gerektiğini ifade etmişlerdir[14]. Çalışmamızda da kadın katılımcı oranı (%70) erkek katılımcı oranından (%30) belirgin şekilde yüksek olmakla birlikte, cinsiyetler arasında belirgin yanıt farklılıklarının gözlemlenmesi, işitme sağlığı farkındalığı ve cihaz kullanım alışkanlıklarının cinsiyetten bağımsız bir şekilde ele alınmasının her zaman uygun olmayabileceğini düşündürmektedir. Bu nedenle, işitme sağlığına yönelik eğitim programları tasarlanırken cinsiyet farklılıklarının dikkate alınması önerilmektedir.

Anket sonuçlarına göre, odyoloji bölümü öğrencileri işitme sağlığı farkındalığı, gürültüden korunma önlemleri (kulak tıkacı kullanımı, gürültüye maruziyetin önlenebilirliği) ve kişisel dinleme cihazlarının güvenli kullanımı konularında diğer bölümlere göre daha yüksek bilinç düzeyi sergilemiştir. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon öğrencilerinin ise kulak tıkacı kullanımı ve gürültü kaynaklı işitme kaybının önlenebilirliği gibi konularda diğer bölümlere göre daha yüksek farkındalık düzeyi gösterdiği bulunmuştur. Bu farklılık, odyoloji öğrencilerinin işitme sağlığına yönelik daha kapsamlı bir eğitim almalarıyla tutarlıdır. Ayrıca, sağlık bilimleri fakültesi bünyesindeki diğer bölümlerin ders bilgi paketleri incelendiğinde, yalnızca Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümünde işitmeye yönelik temel bir dersin yer aldığı görülmüştür. Bu dersin de sadece birkaç hafta ve haftada bir saatlik bir içerikle sınırlı olmasına rağmen, diğer bölümlere göre anlamlı bir fark yaratması, bu popülasyona yönelik verilecek eğitimin ne kadar etkili ve önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, eğitim stratejilerinin işitme sağlığı farkındalığını artırmada kritik bir rol oynayabileceğini göstermektedir.

Bu çalışmanın kısıtlılıklarından biri, örneklemin yalnızca bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencilerinden oluşmasıdır. Kurumlar ve fakülteler arası çeşitliliğin sağlanmaması, sonuçların farklı popülasyonlar için genellenebilirliğini sınırlandırabilir. Ayrıca, çalışma üniversite öğrencileriyle sınırlı olduğu için daha geniş yaş gruplarının ve farklı demografik özelliklere sahip bireylerin dahil edilmesi, bu konuda yapılacak gelecekteki araştırmalar için faydalı olacaktır. Bu nedenle, sonraki çalışmalarda farklı kurum ve fakültelerin yanı sıra, yaş ve mesleki çeşitliliğin de dikkate alınması, sonuçların güvenilirliğini ve toplumsal faydasını artırabilir.

Sonuç

Bu çalışma, üniversite öğrencilerinin işitme sağlığı farkındalığı ve kişisel dinleme cihazı kullanım alışkanlıklarının önemli riskler barındırdığını ve bu konuda bilinçlendirme ihtiyacının yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle odyoloji öğrencilerinin işitme sağlığı farkındalığı konusunda diğer bölümlere göre daha yüksek düzeyde bilgi sahibi olmaları, eğitimin farkındalık üzerindeki etkisini net bir şekilde göstermiştir. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü öğrencilerinin bile, sınırlı bir eğitimle diğer bölümlerden anlamlı şekilde farklılık göstermesi, eğitim stratejilerinin yaygınlaştırılmasının önemini vurgulamaktadır.

Ayrıca, cinsiyet farklılıklarının işitme sağlığı farkındalığı ve cihaz kullanım alışkanlıklarında etkili olduğu görülmüştür. Bu bulgu, bu farklılıkların dikkate alındığı hedefli eğitim programlarının geliştirilmesinin önemini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak bu çalışma, üniversite öğrencilerinin işitme sağlığı farkındalığını artıracak ve güvenli dinleme alışkanlıklarını teşvik edecek hedefli eğitim programlarının geliştirilmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Fon/Finansman: Bu çalışma 1919B012209223 numaralı TÜBİTAK 2209-A projesi kapsamında desteklenmiştir.

Çıkar Çatışması Bildirimi: Yazarlar bu makalenin yazılması ve/veya yayınlamasıyla ilgili çıkar çatışması olmadığını beyan etmişlerdir.

Yazar Katkıları: B.T.D.; Fikir oluşturma, çalışma tasarımı, litertaür taraması, istatistik analizler, makale yazımı, N.G.E.; Fikir oluşturma, verilerin toplanması, literatür taraması S.T.; Verilerin toplanması, literatür taraması

Kaynaklar

1) Widen SE, Båsjö S, Möller C, Kähäri K. Headphone listening habits and hearing thresholds in Swedish adolescents. Noise Health 2017; 19(88):125-132. [ Özet ]. DOI: 10.4103/nah.NAH_65_16.

2) Fligor BJ, Cox LC. Output levels of commercially available portable compact disc players and the potential risk to hearing. Ear Hear 2004; 25(6):513-527. [ Özet ]. DOI: 10.1097/00003446-200412000-00001

3) Rydzynski K, Jung T. Health risks from exposure to noise from personal music players. Scientific Committee on Emerging and Newly Identified Health Risks (SCENIHR) 2008; 2-81.

4) You S, Kong TH, Han W. The effects of short-term and long-term hearing changes on music exposure: A systematic review and meta-analysis. Int J Environ Res Public Health 2020; 17(6):2091. [ Özet ]. DOI: 10.3390/ijerph17062091.

5) Jiang W, Zhao F, Guderley N, Manchaiah V. Daily music exposure dose and hearing problems using personal listening devices in adolescents and young adults: A systematic review. Int J Audiol 2016; 55(4):197-205. [ Özet ]. DOI: 10.3109/14992027.2015.1122237.

6) Hishida H, Fujii Y, Kawano A, Hishida K, Hishida Y. Basic study on the mechanism of earphone hearing loss: Correlation between ear age and real age. J Syst Cybern Inform 2020; 18(5):1-6.

7) World Health Organization. Hearing loss due to recreational exposure to loud sounds: A review [Internet]. Geneva: WHO; 2015 (Erişim tarihi: 01.06.2022). Erişim: https://apps.who.int/iris/bitstream/handle/10665/154589/9789241508513%20eng.pdf?sequence=1.

8) Quintanilla-Dieck ML, Artunduaga MA, Eavey RD. Intentional exposure to loud music: The second MTV.com survey reveals an opportunity to educate. J Pediatr 2009; 155(4):550-555. [ Özet ]. DOI: 10.1016/j.jpeds.2009.04.053.

9) Portnuff CD. Reducing the risk of music-induced hearing loss from overuse of portable listening devices: Understanding the problems and establishing strategies for improving awareness in adolescents. Adolesc Health Med Ther 2016; 7:27-35. [ Özet ]. DOI: 10.2147/AHMT.S74103.

10) Kreisman BM, Longenbach KM, Blasi MA, Fligor BJ, John AB. The effects of background noise and personal MP3 player volume on the audibility to bystanders. J Educ Pediatr Rehabil Audiol 2019; 24:1-13.

11) Seidman MD, Standring RT. Noise and quality of life. Int J Environ Res Public Health 2010; 7(10):3730-3738. [ Özet ]. DOI: 10.3390/ijerph7103730.

12) Hutchinson Marron K, Marchiondo K, Stephenson S, Wagner S, Cramer I, Wharton T, et al. College students' personal listening device usage and knowledge. Int J Audiol 2015; 54(6):384-390. [ Özet ]. DOI: 10.3109/14992027.2014.986691.

13) World Health Organization. WHO launches the hearWHO app for mobile devices to help detect hearing loss [Internet]. Geneva: WHO; 2018 (Erişim tarihi: 01.06.2022). Erişim: https://www.who.int/news-room/detail/01-03-2018-who-launches-the-hearwho-app-for-mobile-devices-to-help-detect-hearing-loss.

14) Danhauer JL, Johnson CE, Byrd A, DeGood L, Meuel C, Pecile A, et al. Survey of college students on iPod use and hearing health. J Am Acad Audiol 2009; 20(1):5-27. [ Özet ]. DOI: 10.3766/jaaa.20.1.2.

15) You S, Kwak C, Han W. Use of personal listening devices and knowledge/attitude for greater hearing conservation in college students: Data analysis and regression model based on 1009 respondents. Int J Environ Res Public Health 2020; 17(8):2934. [ Özet ]. DOI: 10.3390/ijerph17082934.

16) AlQahtani AS, Alshammari AN, Khalifah EM, Alnabri AA, Aldarwish HA, Alshammari KF, et al. Awareness about the relation of noise-induced hearing loss and use of headphones at Hail region. Ann Med Surg 2021; 73:103113. [ Özet ]. DOI: 10.1016/j.amsu.2021.103113.

17) Lee HJ, Jeong IS. Personal listening device use habits, listening belief, and perceived change in hearing among adolescents. Asian Nurs Res 2021; 15(2):113-120. [ Özet ]. DOI: 10.1016/j.anr.2021.01.001.

18) Seedat RY, Ehlers R, Lee Y, Mung'omba C, Plaatjies K, Prins M, et al. Knowledge of the audiological effects, symptoms, and practices related to personal listening devices of health sciences students at a South African university. Int J Audiol 2022; 61(2):139-146. [ Özet ]. DOI: 10.1017/S0022215120000092.

19) Gopal KV, Champlin S, Phillips B. Assessment of safe listening intentional behavior toward personal listening devices in young adults. Int J Environ Res Public Health 2019; 16(17):3180. [ Özet ]. DOI: 10.3390/ijerph16173180.

20) Diviani N, Zanini C, Amann J, Chadha S, Cieza A, Rubinelli S. Awareness, attitudes, and beliefs about music-induced hearing loss: Towards the development of a health communication strategy to promote safe listening. Patient Educ Couns 2019; 102(8):1506-1515. [ Özet ]. DOI: 10.1016/j.pec.2019.03.013.

21) Han MK, Kim S. A study on the Korean-version of the Youth Attitudes toward Noise Scale. Commun Sci Disord 2020; 25(3):764-773. DOI: 10.12963/csd.20745.

22) Widén SE, Holmes AE, Johnson T, Bohlin M, Erlandsson SI. Hearing, use of hearing protection, and attitudes towards noise among young American adults. Int J Audiol 2009; 48(8):537-545. [ Özet ]. DOI: 10.1080/14992020902894541.

23) Holmes AE, Widén SE, Erlandsson S, Carver CL, White LL. Perceived hearing status and attitudes toward noise in young adults. Am J Audiol 2007; 16(2):S182-S189. [ Özet ]. DOI: 10.1044/1059-0889(2007/022).

24) Chesky K, Pair M, Lanford S, Yoshimura E. Attitudes of college music students towards noise in youth culture. Noise Health 2009; 11(42):49-53. [ Özet ]. DOI: 10.4103/1463-1741.45312.

25) Beaton DE, Bombardier C, Guillemin F, Ferraz MB. Guidelines for the process of cross-cultural adaptation of self-report measures. Spine (Phila Pa 1976) 2000; 25(24):3186-3191. [ Özet ]. DOI: 10.1097/00007632-200012150-00014.

26) Güven DY, Bulut H, Öztürk S. Sağlık bilimleri fakültesi öğrencilerinin sağlık okuryazarlığı düzeylerinin incelenmesi. J Hist Cult Art Res 2018; 7(2):112-127. DOI: 10.7596/taksad.v7i2.1511.

27) Yanıkkerrem E, Topsakal Ö, Boz A. Sağlık bilimleri fakültesi öğrencilerinin toplumsal cinsiyet eşitliği tutumlarının incelenmesi. Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2020; 10(2):164-171. DOI: 10.33631/duzcesbed.534403

28) Williams W. Noise exposure levels from personal stereo use. Int J Audiol 2005; 44(4):231-236. [ Özet ]. DOI: 10.1080/14992020500057673.

29) Hodgetts WE, Szarko R, Rieger J. What is the influence of background noise and exercise on the listening levels of iPod users? Int J Audiol 2009; 48(12):825-832. [ Özet ]. DOI: 10.3109/14992020903082104.

30) Muchnik C, Amir N, Shabtai E, Kaplan-Neeman R. Preferred listening levels of personal listening devices in young teenagers: Self-reports and physical measurements. Int J Audiol 2011; 51(4):287-293. [ Özet ]. DOI: 10.3109/14992027.2011.631590.

31) Ahmed S, Fallah S, Garrido B, Gross A, King M, Morrish T, et al. Use of portable audio devices by university students. Can Acoust 2007; 35(3):35-52.

32) Peng JH, Tao ZZ, Huang ZW. Risk of damage to hearing from personal listening devices in young adults. J Otolaryngol Suppl 2007; 36:179. [ Özet ].

33) Kim G, Han W. Sound pressure levels generated at risk volume steps of portable listening devices: Types of smartphone and genres of music. BMC Public Health 2018; 18(1):481. [ Özet ]. DOI: 10.1186/s12889-018-5399-4.

34) Breinbauer HA, Anabalón JL, Gutiérrez D, Cárcamo R, Olivares C, Caro J. Output capabilities of personal music players and assessment of preferred listening levels of test subjects: Outlining recommendations for preventing music-induced hearing. Audiol Res 2012; 2(1):38-45. [ Özet ]. DOI: 10.1002/lary.23596.

35) Marron KH, Marchiondo K, Stephenson S, Wagner S, Cramer I, Wharton T, et al. College students" personal listening device usage and knowledge. Int J Audiol 2014; 54(6):384-390. [ Özet ]. DOI: 10.3109/14992027.2014.986691.

36) Levitin DJ. This is your brain on music: The science of human obsession. Boston (MA): Dutton, 2006.

37) Bull M. Sound moves: iPod culture and urban experience. 1st ed. London: Routledge, 2007. DOI: 10.4324/9780203496220-1

38) Basu S, Garg S, Singh MM, Kohli C. Knowledge and practices related to the use of personal audio devices and associated health risks among medical students in Delhi. J Educ Health Promot. 2019;8:42. [ Özet ]. DOI: 10.4103/jehp.jehp_308_18.