ANİ İDİYOPATİK SENSÖRİNÖRAL İŞİTME KAYIPLI HASTALARDA MONOSİT / HDL - KOLESTEROL ORANININ DEĞERLENDİRİLMESİ
2Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı, Isparta, Türkiye
Özet
Amaç: Monosit / HDL-K oranı (MHO) inflamasyon belirteci olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmadaki amacımız ani idiyopatik sensörinöral işitme kaybında (AİSNİK) MHO'yu hastalığın etiyopatogenezi ve prognozu açısından değerlendirmektir.Yöntem ve Gereçler: Kulak Burun Boğaz (KBB) kliniğinde Ocak 2014 - Nisan 2020 tarihleri arasında AİSNİK nedeniyle tedavi edilen hastalar çalışmaya dahil edildi. Kontrol grubu KBB polikliniğine rutin muayene için başvuran hastalardan seçildi. Hastaların tedaviye yanıtları Siegel kriterlerine göre değerlendirilerek iki grup (tam iyileşen, tam iyileşmeyen) oluşturuldu. Grupların MHO'ları analiz edildi.
Bulgular: AİSNİK grubunda 70 (tam iyileşen: 31, tam iyileşmeyen:39 ), kontrol grubunda 59 hasta mevcuttu. Gruplar arasında cinsiyet ve yaş açısından anlamlı fark yoktu (p= 0.741, 0.269 sırasıyla). AİSNİK ve kontrol grubunun MHO'ları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark mevcuttu (p<0.001). Prognostik açıdan üç grubun (tam iyileşen, tam iyileşmeyen, kontrol) MHO'ları karşılaştırıldığında da anlamlı fark mevcuttu (p= 0.002).Yapılan ileri analiz sonucu kontrol grubu diğer iki gruptan anlamlı farklıydı (tam iyileşenler, tam iyileşmeyenler). Tam iyileşenler ve tam iyileşmeyenler grupları arasında anlamlı fark yoktu.
Sonuç: MHO'nun AİSNİK hastalarında kontrol grubuna göre yüksek çıkması etiyopatogenezde ateroskleroz ve sistemik inflamasyon olduğunu düşündürmektedir. Buna karşın AİSNİK'de MHO'nun prognostik değeri bulunamamıştır.
Giriş
Ani idiyopatik sensörinöral işitme kaybı (AİSNİK) net bir şekilde ortaya koyulan neden olmadan; son üç gün içerisinde gelişen ve saf ses odyometrisinde üç ve/veya daha fazla frekansın etkilendiği 30 dB ve üzerinde sensörinöral işitme kaybı olarak tanımlanır [1]. Hastalığın insidansı yaklaşık 5-20/100.000 kişidir [2]. AİSNİK etiyolojisine yönelik birçok faktör üzerinde durulmuştur. Bunlar arasında en çok viral enfeksiyonlar, vasküler hastalıklar, mikro dolaşım yetmezliği ve hastanın immün durumu sayılabilir fakat hiçbiri kesin kanıtlarla desteklenememiştir [3,4]. Bu yüzden hastalığın etiyopatogenezi ve prognozu Kulak Burun Boğaz (KBB) hastalıklarının gizemli konularından biridir.Monositler, periferik kanda bulunan mononükleer hücrelerin yaklaşık %20'sini oluştururlar [5]. Aterosklerotik plak ve köpük hücre oluşumunda monositlerin görevleri vardır [6]. Ayrıca temel bağışıklık hücreleri olan monositlerin inflamatuar cevap anında kendine has rolleri bulunmaktadır [7]. İnflamatuar reaksiyonlar sırasında proinflamatuar ve prooksidan sitokinleri en çok salgılayan hücreler monositler ve makrofajlardır [8]. Yüksek dansiteli lipoprotein-kolesterol (HDL-K) ise çeşitli biyolojik aktivitelerde antioksidan, antiinflamatuar, anti-apoptotik, antitrombotik ve antiaterosklerotik olarak etki gösterir [9-11]. Monositlerin ateroskleroz ve inflamatuar cevapta, HDL-K'de antiinflamatuar süreçlerdeki cevapta daha aktif rol almasından dolayı, artmış monosit / HDL-K oranının (MHO) ateroskleroz ve inflamasyonun güçlü bir göstergesi olduğu düşünülebilir [6,12,13].
Bu çalışmadaki amacımız AİSNİK hastalarının MHO'sunu kontrol grubu ile karşılaştırarak; hastalığın etiyopatogenezini açıklayabilmek ve bu oranın prognostik değerinin olup olmadığını ortaya koyabilmektir.
Yöntem ve Gereçler
1. Hasta Seçimi: Bu çalışma Helsinki Bildirgesine göre tasarlanmış ve bir üniversite hastanesinin KBB kliniğinde gerçekleştirilmiştir. Çalışma için yerel etik kurul onayı (Tarih:13/ 05/ 2020 Sayı: 141) ve katılımcılardan bilgilendirilmiş onamları alınmıştır. Çalışma Ocak 2014 ve Nisan 2020 tarihleri arasında retrospektif dosya taraması şeklinde planlandı. Çalışmanın, hasta grubu KBB servisimize AİSNİK nedeniyle yatırılan hastalardan, kontrol grubu ise KBB polikliniğimize rutin kontrol muayenesi için başvuran sağlıklı bireylerden oluşturuldu.Hasta grubuna dahil edilme kriterleri sırasıyla: "18 - 65 yaş arasında olmak, AİSNİK geçirmek (son 3 gün içinde gelişen, en az üç ardışık frekans boyunca 30 dB veya daha fazla sensorinöral işitme kaybı kriterlerine uyan hastalar), tedavi öncesi alınan tam kan sayımı testinin olması, tedavi öncesi en az 8 saatlik açlığı takiben alınan lipid parametrelerinin olması, komorbit hastalığın olmaması (HT, DM, KBY vb.), herhangi bir otolojik hastalığın olmaması (kronik otitis media, meniere hastalığı, barotravma,serebellopontin köşe tümörü gibi), herhangi bir hastalık nedeniyle sürekli ilaç kullanımının olmaması, magnetik rezonans görüntülemede retrokoklear patoloji olmaması, tedavi sonrası takiplerine düzenli gelinmesi" şeklinde belirlendi.
Kontrol grubuna dahil edilme kriteri sırasıyla: "18- 65 yaş arasında olmak, tam kan sayımı testinin olması, en az 8 saatlik açlığı takiben alınan lipid parametrelerinin olması, komorbit hastalığın olmaması (HT, DM, KBY vb.), herhangi bir otolojik hastalığın olmaması (kronik otitis media, meniere hastalığı, barotravma, serebellopontin köşe tümörü gibi), herhangi bir hastalık nedeniyle sürekli ilaç kullanımının olmaması" şeklinde belirlendi.
2. AİSNİK'lı Hastaların Değerlendirilmesi, Tedavisi, Grupların MHO'sunun Hesaplanması:
İşitme kaybı ile KBB polikliniğine başvuran hastalara, otoskopik muayene sonrasında saf ses odyometri testi (AC 40; İnterakustik, Middelfart, Danimarka) uygulandı. İşitme eşikleri 0.25, 0.5, 1, 2, 4 ve 8 kHz frekanslarında ölçüldü. Otoskopik muayenesi normal olan ve saf ses odyometri testine göre AİSNİK tanısı alan hastalar KBB kliniğine yatırıldı ve kliniğimizin rutin tedavi protokolü (ilk 3 gün intravenöz 1 mg / kg metil prednisolon sodyum süksinat uygulanması ve sonraki günlerde günlük 10 mg metil prednisolon sodyum süksinat azaltılarak tedavinin sonlandırılması) uygulandı. Hastaların tedavi sonrası sonuçlarını değerlendirmek için en az dört hafta sonra yapılan saf ses odyometri testi sonuçları kullanıldı.
Siegel kriterlerine uygun olarak hastaların tedaviden ne kadar fayda gördüğüne karar vermek için 4 frekansın (0.5, 1, 2 ve 4 kHz) saf ses ortalamaları kullanıldı. Tedavi sonrası saf ses ortalamalarına göre "tam iyileşme", "kısmı iyileşme", "hafif iyileşme", "iyileşme yok" şeklinde 4 grup oluşturuldu [14] (Tablo 1). İstatistiksel analiz için "kısmı iyileşme", "hafif iyileşme", "iyileşme yok" grupları "tam iyileşmeyen" grubu olarak adlandırıldı. Sonuç olarak iki hasta (tam iyileşen, tam iyileşmeyen) ve bir kontrol grubu oluşturuldu.
Çalışmaya dahil edilen kişilerden tam kan sayımı ölçümü için etilendiamintetraasetik asit (EDTA) içeren kan alma tüplerine, biyokimyasal analiz için serum seperatör jel içeren kan alma tüplerine venöz kan örnekleri alındı. Tıbbi Biyokimya Laboratuvarı'nda 3000 rpm'de 10 dakika santrifüj sonrası elde edilen serum numunesinden biyokimyasal analiz Beckman Coulter AU 5800 kimya analizörü (Beckman Coulter, Brea, ABD) ve EDTA'lı tam kan numunesinden tam kan sayımı Beckman Coulter UniCel DxH 800 hematoloji analizörü (Beckman Coulter, Brea, ABD) kullanılarak gerçekleştirildi. Tüm analizler cihaz üretici firmaların talimatlarına uygun olarak gerçekleştirildi.
3. Verilerin Analizi: Tanımlayıcı bulgularda kategorik değişkenler yüzde dağılımları ve sürekli değişkenler ortalama ± standart sapma biçiminde sunuldu. Cinsiyete göre olgu ve kontrol grupları arasındaki ilişkiyi belirlerken tek değişkenli analiz olarak ki-kare testi uygulandı. Gruplar arasındaki sürekli değişkenlerin ortalamaları arasındaki fark değerlendirilirken analize alınan her bir gruptaki kişi sayısı 30 ve üzeri olduğundan parametrik testler tercih edildi. Buna göre olgu ve kontrol hastalarının yaş ortalamaları arasındaki fark bağımsız gruplarda t testi ile analiz edildi. Siegel sınıflamasına göre tam iyileşen, tam iyileşmeyen ve kontrol olmak üzere üç grubun Monosit, HDL-K ve MHO ortalamaları arasındaki fark Oneway ANOVA testi ile değerlendirildi. Farkın kaynaklandığı grubu saptamak için yapılan ikili grup karşılaştırmalarında Posthoc testler kullanıldı. Veri analizi SPSS 24.0 kullanılarak yapıldı. Anlamlılık düzeyi p<0.05 kabul edildi. Çalışmadaki grupların cinsiyetleri, yaş ortalamaları, işitme kaybının tarafı, tedavi öncesi-sonrası saf ses ortalamaları, tedaviye yanıtları, monosit, HDL-K ve MHO ortalamaları analiz edildi.
Bulgular
Çalışmanın AİSNİK grubuna 70 hasta, kontrol grubuna 59 hasta dahil edildi. AİSNİK grubunda 30 kadın hasta (52.6 %), 40 erkek hasta (55.6 %) bulunuyordu. Kontrol grubunda ise 27 kadın hasta (47.4 %), 32 erkek hasta (44.4 %) bulunuyordu. Gruplar cinsiyet açısından karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p= 0.741). AİSNİK ve kontrol grubunun yaş ortalamaları sırasıyla 45.37 ± 14.82, 43.08 ± 8.01 olarak bulundu. Gruplar yaş açısından karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p= 0.269). Siegel kriterlerine göre tam iyileşen grupta 31 hasta, tam iyileşmeyen grupta ise 39 hasta mevcuttu. Tam iyileşen gruptaki hastaların 16'sının sağ kulağı (51.6 %), 15'inin sol kulağı (48.4%) AİSNİK'den etkilenmişti. Tam iyileşmeyen gruptaki hastaların 19'unun sağ kulağı (48.7%), 20 'sinin sol kulağı (51.3%) AİSNİK'den etkilenmişti. Tam iyileşen grubun tedavi öncesi ve sonrası saf ses ortalamaları sırasıyla 31.81 dB ± 13.24 dB ve 12.59 dB ± 7.09 dB idi. Tam iyileşmeyen grubun tedavi öncesi ve sonrası saf ses ortalamaları sırasıyla 66.14 dB ± 23.19 dB ve 59.28 dB ± 25.38 dB idi (Tablo 2).Tablo 2: AİSNİK ve kontrol grubunun tanımlayıcı özellikleri ve p değeri
AİSNİK grubu kontrol grubu ile karşılaştırıldığında AİSNİK grubunun monosit, HDL-K, MHO ortalamaları sırasıyla 0,54 ± 0,18, 48,32 ± 10,97, 11,95 ± 5,42 olarak bulundu. Kontrol grubunun monosit, HDL-K, MHO ortalamaları sırasıyla 0,47 ± 0.10, 55,07 ± 12,76, 9,13 ± 2,92 olarak bulundu. AİSNİK ve kontrol grubu monosit, HDL-K, MHO ortalamaları açısından karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark mevcuttu (p= 0.015, 0.002, < 0.001 sırasıyla) (Tablo 3).
Tablo 3: AİSNİK ve kontrol grubunun monosit, HDL-K, MHO ortalamaları ve p değeri
Tam iyileşen grubunun monosit, HDL-K, MHO ortalamaları sırasıyla 0.54 ± 0.18, 47.70 ± 9.99, 12.17 ± 5.77 olarak bulundu. Tam iyileşmeyen grubunun monosit, HDL-K, MHO ortalamaları sırasıyla 0.53 ± 0.15, 48.81 ± 11.79, 11.78 ± 5.20 olarak bulundu. Kontrol grubunun monosit, HDL-K, MHO ortalamaları sırasıyla 0.47 ± 0.10, 55.07 ± 12.76, 9.13 ± 2.92 olarak bulundu. Üç grup sırasıyla monosit, HDL-K, MHO ortalamaları açısından karşılaştırıldığında monosit ortalamaları arasında istatistiksel fark yok iken (p= 0.660) HDL-K ve MHO ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p= 0.006, 0.002 sırasıyla). MHO'ndaki istatistiksel olarak anlamlı çıkan farkın hangi gruptan kaynaklandığını bulmak için gruplar ikili olarak karşılaştırıldı. Kontrol grubu ile tam iyileşen ve tam iyileşmeyen grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark varken (p= 0.026, 0.016 sırasıyla) tam iyileşen ve tam iyileşmeyen grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p= 0.987) (Tablo 4).
Tablo 4: Grupların Monosit, HDL-K, MHO ortalamaları ve MHO için grupların ikili analizi, p değeri
Tartışma
KBB acil hastalıkları içinde yer alan AİSNİK'in etiyolojisi henüz net olarak aydınlatılamamıştır. Enfeksiyonlar, immünolojik-inflamatuar olaylar ve koklear mikrosirkülasyon bozuklukları AİSNİK etiyolojisinde suçlanan bazı faktörlerdir [15]. Bu suçlanan etiyolojik faktörlerden koklear mikrosirkülasyon bozukluğu, aterosklerozun ve/veya stabil olmayan aterosklerotik plakların koklear arterde yarattığı oklüzyona bağlı olabilir.Aterosklerotik plak gelişiminde monosit sayısının bağımsız ve önemli bir risk faktörü olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir [6,16]. Aterosklerotik plaklardaki okside low density lipoproteinler (LDL), monosit ve makrofajlar tarafından fagosite edilir ve böylelikle köpük hücreleri oluşur [17]. Köpük hücre oluşumundan sonra proinflamatuar ve prooksidan sitokinlerin salınımı monositler ve makrofajlar tarafından gerçekleştirilerek sistemik inflamasyon indüklenir [18-20]. HDL'nin ise antioksidan, antitrombotik ve antiinflamatuar etkileri nedeniyle LDL oksidasyonunu önlediği ve aterosklerotik plak oluşumuna karşı koruyucu olduğu bilinmektedir [21]. Ayrıca aterosklerozun bir diğer olumsuz etkisi de yarattığı oksidatif strestir [18]. Neri ve ark. yaptıkları çalışmanın sonucunda oksidanların konsantrasyonunun artmasının iç kulakta mikrodolaşım bozukluğuna yol açabileceğini bildirmişlerdir [22].
Yüksek MHO'nun hem aterosklerozu hem de sistemik inflamasyonu kuvvetle gösteren tek bir indeks olduğunu düşünmek mantıklı görünmektedir. MHO kardiyovasküler hastalıklar ve bununla ilişkili komplikasyonlarda çalışılmıştır. Yüksek MHO'nun sistemik inflamasyonun ve aterosklerozun göstergesi olduğu ayrıca kardiyovasküler olaylar ve buna bağlı gelişen mortalitede risk faktörü olduğu önceden bildirilmiştir [23,24]. Biz de bu nedenle AİSNİK etiyopatogenezinde aterosklerozun ve sistemik inflamasyonun rolünü beraber değerlendirebilmek için MHO'yu tercih ettik. Çalışmamızdaki AİSNİK ve kontrol grubunun monosit, HDL-K, MHO ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p= 0.015, 0.002, < 0.001 sırasıyla). Monosit ortalaması AİSNİK grubunda yüksekken, HDL-K ortalaması ise kontrol grubunda yüksekti. Dolayısıyla MHO ortalaması AİSNİK grubunda yüksek çıkarken kontrol grubunda düşük bulundu. AİSNİK grubunda yüksek çıkan MHO düzeyi AİSNİK etiyolojisinde; vasküler patolojilerden biri olan aterosklerozu ve buna bağlı gelişen sistemik inflamasyonu desteklemektedir.
AİSNİK'nda en önemli konulardan birisi hastanın tedaviden yarar görüp görmeyeceği yani hastalığın prognozudur. Hastalar ani gelişen bu hastalık karşısında endişelidir. KBB doktorları olarak hastaları serviste ziyaret ettiğimiz sırada en sık sorulan sorulardan birisi "kulağımdaki işitme kaybı iyileşecek mi?" sorusudur. Prognoz konusunda tanımlanmış belli başlı faktörler vardır. Örneğin vertigo, hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabetes mellitus, metabolik sendrom, ileri yaş, tedaviye geç başlanması, vaskülopati, alkol tüketimi, yüksek frekans işitme kaybı gibi parametreler prognozu kötü yönde etkilemektedir [25-29]. Ayrıca son yıllardaki çalışmalarda tam kan sayımı testinden hesaplanan ve inflamasyon göstergeci olarak kabul edilen nötrofil / lenfosit oranı (NLO), platelet / lenfosit oranı (PLO) gibi biyobelirteçler AİSNİK'nde prediktif ve/veya prognostik olarak değerlendirilmiştir. Qiao XF ve ark. yaptığı çalışmada AİSNİK gelişiminde inflamasyonun rolü olduğunu ve NLO'nun AİSNİK'de prognostik değeri olduğunu bildirmiştir [30]. Biz de buradan yola çıkarak inflamasyon göstergeci olan ve kan testlerinden kolayca hesaplanabilen MHO'nun AİSNİK'nde prognostik değeri olup olmadığını araştırdık. Çalışmamızdaki AİSNİK geçiren 70 hasta MHO'nun prognostik değerini araştırmak için Siegel kriterlerine göre tam iyileşen 31 hasta ve tam iyileşmeyen 39 hasta olarak 2 grubu ayrıldı. Sonuç olarak kontrol grubu ile tam iyileşen ve tam iyileşmeyen grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmişken (p= 0.026, 0.016 sırasıyla) tam iyileşen ve tam iyileşmeyen grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığını bulduk (p= 0.987). Tam iyileşen ve tam iyileşmeyen grupları arasında fark izlenmemesi MHO'nun prognostik olarak kullanımının doğru olmayacağını düşündürmektedir.
Koçak HE ve ark. 2016 yılında yaptıkları bir çalışmada MHO'nun AİSNİK ve kontrol grupları arasında istatistiksel farkı olmadığını belirtmişlerdir (p=0.524). Ancak çalışmanın devamında Siegel kriterlerine göre tedaviye yanıt veren ve vermeyen gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğunu (p=0.005) belirtmişlerdir. Sonuçlarını MHO'nun etiyolojide prediktif değeri olmadığı ancak prognostik değeri olduğuna inandıkları şeklinde yorumlamışlardır [31]. Koçak ve ark."nın sonuçları bizim çalışmamız ile farklı sonuçlara sahiptir. Prognostik açıdan sonuçlardaki farklılık Koçak HE ve ark."nın çalışmasıyla bizim çalışmamızda Siegel kriterlerinin sınıflandırılmasındaki farklılıktan kaynaklanmış olabilir. Bizim çalışmamızda Siegel kriterlerine göre tam iyileşenler (tam iyileşenler grubu) bir grup iken kısmi iyileşen, az iyileşen, iyileşme yok kategorileri ikinci bir grubu (tam iyileşmeyenler) oluşturuyordu. Oysa Koçak ve ark.'nın çalışmasında Siegel kriterlerine göre tam iyileşen, kısmi iyileşen ve az iyileşenler bir grup iken (tedaviye cevap verenler), iyileşme olmayanlar (tedaviye cevap vermeyenler) farklı bir grubu oluşturuyordu.
Son olarak çalışmamızın bazı kısıtlılıkları mevcuttur. Birincisi çalışmamızdaki kan tetkikleri hasta AİSNİK geçirdikten sonra çalışılmıştır ve MHO'nun AİSNİK'de prediktif olduğunu desteklemektedir. MHO'nun prediktif değerinin net bir şekilde ortaya koyulabilmesi için AİSNİK geçirmeden önce alınan kan tetkiklerinden MHO'nun hesaplanmasını ve kontrol grubu ile karşılaştırılmasını önermekteyiz. İkinci kısıtlılığımız Siegel kriterlerine göre oluşturulan 4 grupta (tam iyileşen, kısmi iyileşen, az iyileşen, iyileşme yok) yeterli hasta sayımızın olmamasıydı. İstatistiksel analiz için kısmi iyileşen, az iyileşen, iyileşme yok grupları birleştirilip tam iyileşmeyenler grubu olarak adlandırıldı. Prognostik açıdan daha sağlıklı bir istatistiksel analiz için Siegel kriterlerinin her iyileşme kategorisinde yeterli hasta sayısının olduğu çalışmalar yapılmasını öneriyoruz.
Sonuçlarımız AİSNİK etiyopatogenezinde aterosklerozun ve buna bağlı gelişen inflamasyonun rolü olduğunu desteklemektedir. Ayrıca AİSNİK'de MHO'nun prognostik değeri bulunamamıştır. Siegel kriterlerinin her iyileşme kategorisi için yeterli sayıda hastayla yapılacak çalışmalar MHO'nun AİSNİK'deki prognostik değerini değiştirebilir.
Kaynaklar
1) Hughes GB, Freedman MA, Haberkamp TJ, Guay ME. Sudden sensorineural hearing loss. Otolaryngol Clin 1996;29:393-405. [ Özet ]
2) Byl FM. Sudden hearing loss: eight years" experience and suggested prognostic table. Laryngoscope 1984;94:647-661. [ Özet ]
3) Masuda M, Kanzaki S, Minami S, Kikuchi J, Kanzaki J, Sato H, Ogawa K. Correlations of inflammatory biomarkers with the onset and prognosis of idiopathic sudden sensorineural hearing loss. Otol Neurotol 2012;33.7.:1142-1150. [ Özet ]
4) Ryan AF, Harris JP, Keithley EM. Immune-mediated hearing loss: basic mechanisms and options for therapy. Acta Otolaryngol Suppl 2002;548.548:38-43. [ Özet ]
5) Curi R, de Siqueira Mendes R, de Campos Crispin LA, Norata GD, Sampaio SC, Newsholme P. A past and present overview of macrophage metabolism and functional outcomes. Clin Sci (Lond) 2017;131.12:1329-1342. [ Özet ]
6) Akboga MK, Balci KG, Maden O, Ertem AG, Kirbas O, Yayla C, Aydogdu S. Usefulness of monocyte to HDL-cholesterol ratio to predict high SYNTAX score in patients with stable coronary artery disease. Biomark Med 2016;10.4:375-383. [ Özet ]
7) Kundi H, Gok M, Kiziltunc E, Cetin M, Cicekcioglu H, Cetin ZG, Karayigit O, Ornek E. Relation between monocyte to high-density lipoprotein cholesterol ratio with presence and severity of isolated coronary artery ectasia. Am J Cardiol 2015;116.11:1685-1689. [ Özet ]
8) Ancuta P, Wang J, Gabuzda D. CD16+ monocytes produce IL-6, CCL2 and matrix metalloproteinase-9 upon interaction with CX3CL1-expressing endothelial cells. J Leukoc Biol 2006;80.5:1156-1164. [ Özet ]
9) Ganjali S, Momtazi AA, Banach M, Kovanen PT, Stein EA, Sahebkar A. HDL abnormalities in familial hypercholesterolemia: Focus on biological functions. Prog Lipid Res 2017;67:16-26. [ Özet ]
10) Gomaraschi M, Basilico N, Sisto F, Taramelli D, Eligini S, Colli S, Sirtori CR, Francheschini G, Calabresi L. High-density lipoproteins attenuate interleukin-6 production in endothelial cells exposed to pro-inflammatory stimuli. Biochim Biophys Acta 2005;1736.2:136-143. [ Özet ]
11) Tani S, Matsumoto M, Anazawa T, Kawamata H, Furuya S, Takahashi H, Iida K, Washio T, Kumabe N, Kobori M, Nagao K, Hirayama A. Development of a model for prediction of coronary atherosclerotic regression: Evaluation of high-density lipoprotein cho esterol level and peripheral blood monocyte count. Heart Vessels 2012;27.2:143-150. [ Özet ]
12) Libby P. Inflammation in atherosclerosis. Arterioscler Thromb Vasc Biol 2012;32:2045-2051. [ Özet ]
13) Canpolat U, Çetin EH, Cetin S, Aydin S, Akboga MK, Yayla C, Turak O, Aras D, Aydogdu S. Association of monocyte-to-HDL cholesterol ratio with slow coronary flow is linked to systemic inflammation. Clin Appl Thromb Hemost 2016;22:476-482. [ Özet ]
14) Siegel LG. The treatment of idiopathic sudden sensorineural hearing loss. Otolaryngol Clin 1975;8.2:467-473. [ Özet ]
15) Durmus K, Terzi H, Karatas TD, Dogan M, Uysal IO, Sencan M, Altuntas EE. J Craniofac Surg 2016;27:85-91. [ Özet ]
16) Karabacak M, Kahraman F, Sert M, Celik E, Adali MK, Varol E. Increased plasma monocyte chemoattractant protein-1 levels in patients with isolated low high-density lipoprotein cholesterol. Scand J Clin Lab Invest 2015;75.4:327-332. [ Özet ]
17) Johnsen SH, Fosse E, Joakimsen O, Mathiesen EB, Stensland-Bugge E, Njølstad I, Arnesen E. Monocyte count is a predictor of novel plaque formation: a 7-year follow-up study of 2610 persons without carotid plaque at baseline the Tromso Study. Stroke 2005;36.4;715-719. [ Özet ]
18) Acikgoz N, Kurtoğlu E, Yagmur J, Kapicioglu Y, Cansel M, Ermis N. Elevated monocyte to high-density lipoprotein cholesterol ratio and endothelial dysfunction in behçet disease. Angiology 2017;69.1:65-70. [ Özet ]
19) Ammirati E, Moroni F, Magnoni M, Di Terlizzi S, Villa C, Sizzano F, Palini A, Garlaschelli K, Tripiciano F, Scotti I, Catapano AL, Manfredi AA, Norata GD, Camici PG. Circulating CD14+ and CD14 high CD16-classical monocytes are reduced in patients with signs of plaque neovascularization in the carotid artery. Atherosclerosis 2016;255:171-178. [ Özet ]
20) Canpolat U, Aytemir K, Yorgun H, Şahiner L, Kaya EB, Çay S, Topaloğlu S, Aras D, Oto A. The role of preprocedural monocyte-to-high-density lipoprotein ratio in prediction of atrial fibrillation recurrence after cryoballoon-based catheter ablation. Europace 2015;17.12:1807-1815. [ Özet ]
21) Kuvin JT, Ramet ME, Patel AR, Pandian NG, Mendelsohn ME, Karas RH. A novel mechanism for the beneficial vascular effects of high-density lipoprotein cholesterol: enhanced vasorelaxation and increased endothelial nitric oxide synthase expression. Am Heart J 2002;144:165-172. [ Özet ]
22) Neri S, Signorelli S, Pulvirenti D. Mauceri B, Cilio D, Bordonaro F, Abate G, Interlandi D, Misseri M, Ignaccolo L, Savastano M, Azzolina R, Grillo C, Messina A, Serra A, Tsami A. Oxidative stress, nitric oxide, endothelial dysfunction and tinnitus. Free Radic Res 2006;40:615-618. [ Özet ]
23) Villanueva, DLE., Tiongson MD., Ramos, JD., Llanes, EJ. Monocyte to High-Density Lipoprotein Ratio (MHR) as a predictor of mortality and Major Adverse Cardiovascular Events (MACE) among ST Elevation Myocardial Infarction (STEMI) patients undergoing primary percutaneous coronary intervention: a meta-analysis. Lipids in Health and Disease, 2020; 19(1), 1-8. [ Özet ]
24) Kanbay M., Solak Y., Unal HU., Kurt YG., Gok M., Cetinkaya H., Karaman M., Oğuz Y., Eyileten T., Vural A., Covic A., Goldsmith D., Turak O., Yılmaz MI. Monocyte count/HDL cholesterol ratio and cardiovascular events in patients with chronic kidney disease. International urology and nephrology, 2014; 46(8), 1619-1625. (doi: 10.1007/s11255-014-0730-1)
25) Pecorari G, Riva G, Naqe N, Bruno G, Nardo M, Albera R. Long-term Audiometric Outcomes in Unilateral Sudden Sensorineural Hearing Loss without Recurrence. J Int Adv Otol 2019;15.1:56-61. [ Özet ]
26) Huafeng Y, Hongqin W, Wenna Z, Yuan L, Peng X. Clinical characteristics and prognosis of elderly patients with idiopathic sudden sensorineural hearing loss. Acta Otolaryngol 2019;139.10:866-869. [ Özet ]
27) Zhang Y, Jiang Q, Wu X, Xie S, Feng Y, Sun H. The Influence of Metabolic Syndrome on the Prognosis of Idiopathic Sudden Sensorineural Hearing Loss. Otol Neurotol 2019;40.8:994-997. [ Özet ]
28) Chen C, Wang M, Wang H, Xiong W, Dai Q, Wang B, Liang X, Wang H. Impact of hyperlipidemia as a coexisting factor on the prognosis of idiopathic sudden sensorineural hearing loss: A propensity score matching analysis. Clin Otolaryngol 2020;45.1:2-11. [ Özet ]
29) Toroslu T, Erdoğan H, Çağlar Ö, Güçlü O, Dereköy FS. Comparison of Different Treatment Methods for Idiopathic Sudden Sensorineural Hearing Loss. Turk Arch Otorhinolaryngol 2018;56.4:226-232. [ Özet ]
30) Qiao XF, Li X, Wang GP, Bai YH, Zheng W, Li TL. Neutrophil-to-Lymphocyte Ratio and Platelet-to-Lymphocyte Ratio in Patients with Sudden Sensorineural Hearing Loss. Med Princ Pract 2019;28.1:23-27. [ Özet ]
31) Koçak HE, Acipayam H, Elbistanlı MS, Yiğider AP, Alakhras W, Kıral MN, Kayhan FT. Is the monocyte/HDL ratio a prognostic marker of idiopathic sudden hearing loss?. Otolaryngol Pol 2016;70.5:26-30. [ Özet ]