KAROTİD CİSİM TÜMÖRLERİNDE TEDAVİ YAKLAŞIMLARIMIZ
Özet
Amaç: Karotid cisim tümörleri nadir görülen ve nöral krest kökenli non-kromafin paraganglion hücrelerinden köken alan tümörlerdir. Yavaş seyirli ve malign olma olasılığı düşük olmasına rağmen çevre vasküler ve nöral dokulara invazyon veya bası yapmaları nedeni ile erken tanı ve tedavisinin planlanması önemlidir. Biz bu incelememizde yıllar içinde kliniğimize başvuran ve tedavisini verdiğimiz Karotid cisim tümörlü hastalarımızda literatür destekli olarak tedavi yaklaşımlarımızı değerlendirmeyi amaçladık.Hastalar ve Yöntemler: 1988 ile 2004 yılları arasında kliniğimizde tedavi edilmiş 27 olguda 28 karotis cisim tümörü retrospektif olarak incelendi. Hastaların preoperatif şikayetleri, klinik ve radyolojik bulguları, uygulanan cerrahi teknik, cerrahi komplikasyonları ve tedavi sonuçları değerlendirildi.
Bulgular: Kliniğimizde 1988 ile 2004 yılları arasında Karotid cisim tümörü nedeniyle tedavisi uygulanan hastaların 23'ü (%85.1) kadın, 4'ü (%14.9) erkektir. Hastaların yaş aralığı 25 ile 72 arasındaydı ve ortalama yaş 43 olarak belirlendi. Bir hastada tümörün bilateral olduğu saptandı. Hastalar Shamblin sınıflamasına göre gruplara ayırdık ve birinci grupta 14 (11 kadın, 3 erkek), ikinci grupta 9 hasta (8 kadın, 1 erkek) ve üçüncü grupta ise 5 hasta (4 kadın, 1 erkek) olduğu belirlendi. Yirmiyedi hastanın 24'sine cerrahi rezeksiyon uygulandı. Preoperatif embolizasyon uygulanan hastalarda intraoperatif ortalama kan kaybı, preoperatif embolizasyon uygulanmayan hastalara oranla düşüktü. Bir hastanın preoperatif dönemde saptanan vagal sinir defisiti ve bir hastanın da preoperatif dönemde saptanan nhipoglossal sinir defisitleri postoperatif dönemde de devam etti. Bir hastada ise vagal sinir hasarının düzeldiği görüldü. Diğer bir hastada ise postoperatif Horner sendromu görüldü ve bu postoperatif geç dönemde devam etti.
Sonuç: Cerrahi rezeksiyon karotid cisim tümörlerinde uygulanması gereken ilk tedavi seçeneğidir. Operasyonun öncesinde yapılan embolizasyon kanama miktarını azaltır ve tümörün rezeksiyonunu kolaylaştırır.
Giriş
Glomus tümörleri bugüne kadar kemodektoma, paraganglioma, non-kromaffin ganglioma gibi birçok değişik isimler verilen ve ilk kez 1945 yılında Rosenwasser tarafından tarif edilmiş tümörlerdir.[1] Bu tümörler nöral krest kökenli non-kromafin paraganglion hücrelerinden köken alırlar. Glomus tümörleri baş boyunda karotid ve vagal cisimlerde, jüguler ven çevresi, timpanik kavite, nazal boşluk, nazofarenks ve orbitada gelişebilirler. Glomus tümörleri yavaş büyürler ve köken aldıkları bölgeye has semptomlar verirler. Karotid cisim (KC) tümörleri en sıklıkla görülen glomus tümörleridir. Bu tümörü sıklık sırasına göre glomus jugulare, glomus timpanikum ve glomus vagale izler. Diğer bölgelerde ise daha nadir görülürler.Karotid cisimcikler a. karotis kommunis bifurkasyonun posteriorunda yerleşirler ve hipoksi, hiperkapni ve asidoz ile stimüle olan bir kemoreseptör olarak görev yaparlar. Karotid cisim tümörleri, karotid cisimciğinin paraganglionik hücrelerinden gelişir ve tüm tümörler içerisindeki sıklığı %0,5'ten az olup nadir görülürler.[2] Sıklıkla nonfonksiyoneldirler. Çoğunlukla da benign tümör olmalarına karşın %3 oranında malign transformasyon gösterebilirler.[3] Karotis cisim tümörleri genellikle boyun kitlesi nedeni ile gelen hastalarda, fizik muayene sırasında asemptomatik bir kitle olarak teşhis edilir. Baş dönmesi ve senkop ise diğer sık görülen şikayetlerdir. Ayırıcı tanıda büyümüş lenf nodları, karsinom metastazları, parotid gland tümörleri, brankial kleft kistleri, nörilemmomalar ve karotid arter anevrizmaları yer alır. Bu tümörler, yavaş seyirli ve sıklıkla da benign olmalarına rağmen, bu tümörlerin komşu vasküler ve nöral yapılara invazyon veya bası yapmaları nedeniyle erken tanı ve tedavisi planlanmalıdır.
Karotid body tümörlerinin cerrahi sınıflaması 1971'de Shamblin tarafından yapılmıştır.[4] Birinci grup tümörler küçük, karotise yapışıklığı az ve cerrahi rezeksiyonu kolay olan tümörlerdir. İkinci grup tümörler daha büyük tümörlerdir, küçük arteryel bağlantıları olan ve dikkatlice rezeke edilmesi gereken tümörlerdir. Üçüncü grup tümörler ise büyük, karotid arterin çevresini saran ve arter rezeksiyonu gerektiren tümörlerdir.
Bu çalışmamızda, kliniğimizde tedavisi yapılmış olan KC tümörlü olgular literatür araştırılarak gözden geçirilmiştir.
Yöntem ve Gereçler
Bu çalışmamızda, 1988 ile 2004 yılları arasında kliniğimizde tedavi edilmiş 27 olguda 28 karotis cisim tümörü retrospektif olarak incelendik. Biz hastalarımızı Shamblin sınıflamasına göre gruplandırdık.Hastaların preoperatif şikayetleri, klinik ve radyolojik bulguları, uygulanan cerrahi teknik, cerrahi komplikasyonları ve tedavi sonuçları değerlendirildi. Bu hastaların hepsine tanı aşamasında BT, MRG ve/veya MRG anjiografi tetkikleri yapıldı. (Resim 1 ve 2) Hastaların hiçbirine tanı amaçlı ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) uygulanmadı.
Büyütmek İçin Tıklayın |
Resim 1: Boyun Tomografisi |
Büyütmek İçin Tıklayın |
Resim 2: MR Anjiyografi |
Tedavileri uygulanan hastaların preoperatif nörolojik ve vasküler defisitleri değerlendirildi, intraoperatif durumu ve postoperatif takipleri değerlendirildi.
Bulgular
Kliniğimizde 1988 ile 2004 yılları arasında KC tümörü nedeniyle tedavisi uygulanan hastaların 23'ü (%85.1) kadın, 4'ü (%14.9) erkektir. Hastaların yaş aralığı 25 ile 72 arasındaydı ve ortalama yaş 43 olarak belirlendi. Bir hastada tümörün bilateral olduğu saptandı ve bu hastanın 1. derece akrabasında tümör öyküsü olduğu saptandı. Tümörlerin 17 (%60) tanesi sol tarafta 11 (%40) tanesi sağ taraftaydı. Hastaların başvurduğu şikayetler sıklıklıkla boyunda şişlik, baş dönmesi ve dengesizlik, ağrı ve bayılma idi. Kraniyal sinir hasarı olan üç hastanın ikisinde n. vagus ve bir hastada ise n. hypoglossus basısı preoperatif dönemde görüntüleme yöntemleri ve nörolojik muayene ile saptandı.Hastalarımızı Shamblin sınıflamasına göre gruplara ayırdık ve birinci grupta 14 (11 kadın, 3 erkek), ikinci grupta 9 hasta (8 kadın, 1 erkek) ve üçüncü grupta ise 5 hasta (4 kadın, 1 erkek) olduğu belirlendi. (Tablo 1)
Tablo 1: Shamblin sınıflamasına göre 27 hastanın, 28 KC tümör gruplandırılması
Yirmiyedi hastanın 24'sine cerrahi rezeksiyon uygulandı. Bilateral tümörü olan hastanın iki taraflı tümörü, bir yıl ara ile, preoperatif embolizasyon uygulanmaksızın cerrahi olarak rezeke edildi. Ameliyat olan hastaların onbeşine preoperatif embolizasyon uygulandı ve daha sonra cerrahi rezeksiyon uygulandı. (Resim 3 ve 4) Üç hasta çeşitli nedenlerle opere edilmedi. Preoperatif embolizasyon uygulanan hastalarda intraoperatif kan kaybı ortalama 575 ml olarak saptandı. Preoperatif embolizasyon uygulanmayan hastalarda ise intraoperatif kan kaybı ortalama 850 ml saptandı. İntraoperatif rezeksiyon sırasında iki hastada A. Karotis Eksterna'da zedelenme oldu ve bu arterin ligasyonu uygulandı. Rezeke edilen KC tümör çapları 2 ile 8 cm arasında değişmekteydi. Ortalama tümör çapı 3,4 cm olarak saptandı. Hastalara ait tümörlerin tamamı histopatolojik olarak incelendi ve tümü benign KC tümörü olarak rapor edildi. Postoperatif erken dönemde ise 3 (%13) hastada nörolojik defisit saptandı. Bir hastanın preoperatif dönemde saptanan n. vagus defisiti ve bir hastanın da preoperatif dönemde saptanan n. hypoglossus defisitleri postoperatif dönemde de devam etti. Bir hastada ise n. vagus hasarının düzeldiği görüldü. Diğer bir hastada ise Horner sendromu görüldü ve bu postoperatif geç dönemde de devam edip kalıcı hale geldi. A. Karotis Eksterna ligasyonu uygulanan iki hastanın postoperatif takiplerinde klinik bulgu saptanmadı. Hastaların takip süreleri 6 ay ile 36 ay (ortalama 22 ay) arasındaydı. Hiçbir hastada nüks, malign transformasyon ve takipler sırasında metastaz saptanmadı.
Büyütmek İçin Tıklayın |
Resim 3: Embolizasyon öncesi |
Büyütmek İçin Tıklayın |
Resim 4: Embolizasyon sonrası |
Tartışma
KC tümörü, karotis bifurkasyonundaki kemoreseptör dokudan kaynaklanan ve yavaş büyüyen tümörlerdir. Boyunda hyoid kemik seviyesinde sternokleidomastoid kasın önünde yavaş büyüyen diffüz kitle bu patolojiyi akla getirmelidir. Klasik olarak kitle laterale hareket ettirilebilir ancak karotise yapışık olduğu için mediale hareket ettirilemez, buna Fontaine belirtisi denir. Bazen oskültasyonda kitle üzerinde üfürüm duyulabilir.Her yaşta ortaya çıkabilmelerine rağmen en çok 30 ile 60 yaşları arasında ortaya çıkar.[5] Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülürler.[6] Vakaların % 10'unda aile öyküsü vardır. Hastalığın ailesel formu otozomal dominant geçiş gösteririr.[7] Sporadik vakaların % 95'inde tek taraflı tümör görülmesine karşın ailesel olanlarda % 30 oranında bilateral tümör görülür.[8] KC tümörlerinin oluşum nedeni tam olarak bilinmemektedir. Deniz seviyesinden yüksek yerde yaşayan insanlarda ve kronik obstruktif pulmoner hastalığı olanlarda artan insidans kronik hipoksinin etkenlerden biri olabileceğini düşündürmektedir.[9]
Bu tümörlerin spontan gerilemesi bildirilmemiştir. Çoğunlukla benign karakterde olup nonfonksiyoneldir. Katekolamin salgılayan fonksiyonel tümörler paroksismal hipertansiyona neden olurlar. Sıklıkla benign tümör olmalarına karşın %3 oranında malign transformasyon gösterebilirler.[3] Malign tümörlerde %2 ile %9 arasında metastaz oranı vardır.[8] Genellikle yavaş gelişmeleri nedeni ile belli bir boyuta gelinceye kadar asemptomatiktir.[9] Tümör büyüdükçe disfaji, odinofaji, disfoni ve 9. ile 12. kraniyal sinirlere bası bulguları görülebilir.[10,11]
Kitlenin KC tümörü olduğu düşünüldüğünde bir sonraki aşamada ultrasonografi, teknesyum isotop sintigrafi, bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans (MR) görüntüleme, MR anjiyografi ve gerektiğinde konvansiyonel anjiyografi gibi görüntüleme yöntemlerine başvurulur. KC tümörü olabileği düşünülen kitlelere tümörün yüksek vasküler yapısı nedeniyle açık biopsi yapılmamalıdır.[7,11,12] İnce iğne aspirasyon biopsisi preoperatif olarak güvenli bir şekilde uygulanabilir.[13]
Tedavi seçimi hastanın semptomları, yaşı, tümörün boyutu, büyüme hızı ve cerrahinin komplikasyonları göz önünde bulundurulacak şekilde planlanmalıdır. Tümörün yavaş büyüme seyri göstermesi, malignitesinin düşük olması ve vaskuler problemlerin görülme riski sebebi ile cerrahi tedaviye alternatif veya yardımcı radyoterapi ve/veya embolizasyon seçilebilir.[14]
Bazı cerrahlar, preoperatif dönemde yapılacak embolizasyonun kanamayı azaltacağını, kitlenin total rezeksiyonuna olanak sağlayacağı ve operasyon süresini kısaltacağını söyleyerek tavsiye etmişlerdir.[8] Bazı cerrahlar da preoperatif embolizasyonun hastalara stroke gibi ek risk getirdiğini söylemişlerdir. Paragangliomların radyorezistan olmalarına rağmen, malign karakterde olan, bölgesel veya uzak metastazlarını yapmış olgularda operasyon sonrası vede nüks olgularda radyoterapi gerekliliği kabul gören bir görüştür.[9] Cerrahi olmayan tedaviler genel durumu bozuk hastalarda ve tam rezeksiyon uygulanamayan tümörlerde düşünülebilir. Benign tümörlerde radyoterapi pek önerilmesede birçok yazar radyoterapinin tümörün daha da büyümesini önlediği söylemiştir. Biz kliniğimizde hiçbir hastaya radyoterapi tedavisi önermedik.
Bazı cerrahlar operatif komplikasyonları azaltmak amacıyla rutin olarak karotis eksterna ve dallarının ligasyonunu önermektedirler. Matticari ve arkadaşları karotis eksternanın ligasyonunun gerekmediği ve korunabileceğini savunmaktadır.[7]
Şu anda kullandığımız cerrahi tekniğimiz daha önce Ward ve arkadaşları tarafından tanımlanmıştır.[5] Cilt fleplerini subplatismal eleve ettikten sonra sternokleidomastoid kas retrakte edilir ve karotid kılıf açılır. Tüm nörovasküler yapıların görüşü sağlanır ve karotid arterlerin superior ve inferior kontrolü sağlanır. Vertebral arterlerden ve asendan servikal damarlardan tümöre gelen damar olup olmadığı dikkatlice değerlendirilir ve varsa bağlanır. Karotis arter devamlılığını koruyarak subadventisyal planda tümör rezeksiyonu uygulanır. Karotis arterler üzerinde oluşabilecek küçük yırtılmalar mümkünse primer olarak onarılır. Karotis arterin bir parçasının rezeke edilmesi gerekirse arter devamlılığını sağlamak için safen venden hazırlanan interpozisyon grefti kullanılabilir.[5] Bilateral KC tümörü vakalarında cerrahi rezeksiyon birkaç hafta aralıkla yapılmalıdır.[15] Komplikasyon olan vakalarda daha konservatif girişim gerekir.
Sonuç
KC tümörü, karotis bifurkasyonundaki kemoreseptör dokudan kaynaklanan ve yavaş büyüyen, sıklıkla benign karakterli tümörlerdir. Cerrahi rezeksiyon KC tümörlerinin tedavisinde ilk seçenektir. Preoperatif dönemde yapılan embolizasyonun kanamayı azaltır, kitlenin total rezeksiyonuna olanak sağlar ve operasyon süresini kısaltır. Tam rezeksiyon uygulanamayan tümörlerde ve operasyon riski yüksek hastaların tedavisinde radyoterapi düşünülebilir.Kaynaklar
1) Rosenwasser H. Carotid body tumor of the middle ear and mastoid. Arch Otolaryngol 1945; 88:53-60.
2) Bastounis E, Maltezos C, Pikoulis E, Leppaniemi AK, Klonaris C, Papalambros E. Surgical treatment of carotid body tumours. Eur J Surg. 1999 Mar;165(3):198-202. [ Özet ]
3) Trimas SJ, Mancuso A, de Vries EJ, Cassisi NJ. Avascular carotid body tumor. Otolaryngol Head Neck Surg. 1994 Jan;110(1):131-5. [ Özet ]
4) Shamblin WR, Remine WH, Sheps SG, et al. Carotid body tumor(chemodectoma): clinicopathologic analysis of 90 cases. Am J Surg 1971;122:732-9. [ Özet ]
5) Ward PH, Jenkins HA, Hanafee WN Diagnosis and treatment of carotid body tumors. Ann Otol Rhinol Laryngol. 1978 Sep-Oct;87(5 Pt 1):614-21. [ Özet ]
6) AydınA., Çıraklık H., Saydam L., Kızılay A., Mızrak B., Karotis Cisim Paraganglioması. Turkish Journal of Neoplasia 5(2):112-5, 1997.
7) Matticari S, Credi G, Pratesi C, Bertini D. Diagnosis and surgical treatment of the carotid body tumors. J Cardiovasc Surg (Torino). 1995 Ju A n;36(3):233-9. [ Özet ]
8) Muhm M, Polterauer P, Gstottner W, Temmel, Richling B, Undt G, Niederle B, Staudacher M, Ehringer H. Diagnostic and therapeutic approaches to body tumors in inhabitants of altitudes higher than 2000 meters carotid body tumors. Review of 24 patients Arch Surg. 1997 Mar;132(3):279-84. [ Özet ]
9) Rodriguez-Cuevas S, Lopez-Garza J, Labastida-Almendaro S. Carotid above sea level. Head Neck. 1998 Aug;20(5):374-8. [ Özet ]
10) Van der Mey AG, Jansen JC, van Baalen JM. Management of carotid body tumors. Otolaryngol Clin North Am. 2001 Oct;34(5):907-24. [ Özet ]
11) Plukker jt, Brongers EP, Vermey A, Krikke A, Van den Dungen JJ. Outcome of surgical treatment for carotid body paraganglioma. Br J Surg 2001;88: 1382-6. [ Özet ]
12) Westerband A, Hunter GC, Cintora I, Coulthard SW, Hinni ML, Gentile AT, Devine J, Mills JL. Current trends in the detection and management of carotid body tumors. J Vasc Surg. 1998 Jul;28(1):84-92; discussion 92-3. [ Özet ]
13) Dilip K. Das, Ajay K. Gupta, Veena Chowdhury, Deepak K. Satsangi, Sanjay Tyagi, Jagdish C. Mohan, vijay A. Khan, Veena Malhotra. Fine-Needle Aspiration Diagnosis of Carotid Body Tumor: Report of a Case and Review of Experience With Cytologic Features in Four Cases. Diagnostic Cytopatology, 1997, Vol 17, No 2, 143-7. [ Özet ]
14) Vedat Erentuğ, Nilgün Ulusoy Bozbuğa, Başar Sareyyüpoğlu, Denyan Mansuroğlu, Arzu Antal, Kaan Kırali, Esat Akıncı, Cevat Yakut. Karotis Cisim Tümötlerinde Cerrahi Yaklaşımlar. Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi. 2004;12:277-279.
15) Kraus DH, Sterman BM, Hakaim AG, Beven EG, Levine HL, Wood BG, Tucker HM. Carotid body tumors. Arch Otolaryngol Head Neck Surg. 1990 Dec;116(12):1384-7. [ Özet ]