KBB-Forum 2019 , Cilt 18 , Sayı 2

PAROTİS BEZİ TÜMÖRÜ OLAN HASTALARDA BENİGN VE MALİGN KİTLELERİN AYIRICI TANISINDA SİSTEMİK İNFLAMATUAR BELİRTEÇLERİN ÖNEMİ

Dr. Nur YÜCEL EKİCİ1, Dr. Gökhan KURAN1
1Adana City Training and Research Hospital, Department of Otorhinolaryngology, Adana, Türkiye

Özet

Amaç: Bu çalışmada, parotis bezi tümörü olan hastalarda benign ve malign kitlelerin ayırıcı tanısında nötrofil-lenfosit oranı (NLO), platelet-lenfosit oranı (PLO) ve sistemik immün inflamasyon indeksinin (SII) önemini değerlendirmeyi amaçladık.

Yöntemler: Ocak 2017-Aralık 2018 yılları arasında, parotis bezinde kitle nedeniyle opere edilen 134 hastanın klinik verileri retrospektif olarak incelendi. Hastalar yaş, cinsiyet, pre-operatif tam kan sayımı, post-operatif histopatolojik tanı ve kronik hastalık varlığı açısından değerlendirildi. Post-operatif histopatolojik tanısına göre benign (grup 1) ve malign (grup 2) tümörü olan hastalar olarak iki gruba ayrıldı.

Bulgular: Gruplar arasında yaş ve cinsiyet açısından istatiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0.05). Ortalama NLO ve PLO değerleri, grup 2'de istatiksel olarak anlamlı derecede daha yüksekti (sırasıyla, p= 0.041 ve p= 0.027). Grup 2'de SII daha yüksek olmasına rağmen istatiksel olarak anlamlı değildi.

Sonuç: Parotis bezi tümörü olan hastalarda benign ve malign kitlelerin ayırıcı tanısında, NLO ve PLO kullanılabilir. Bu parametreler ucuz ve kullanımı kolaydır. Ancak bu konuda, daha geniş bir hasta grubu ile yeni prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.

Giriş

Tükrük bezi tümörleri, tüm baş boyun tümörlerinin yaklaşık %5-10'unu oluşturur ve bu tümörlerin yaklaşık %80-85'i parotis bezinden köken alır [1,2]. Parotis tümörlerinin tedavisi primer olarak cerrahidir. Ancak, cerrahinin planlanması, tümörün histopatolojisi ve lokal yayılımına bağlı olarak değişmektedir. Bu nedenle pre-operatif dönemde lezyonların benign mi malign mi olduğu, malign ise düşük grade mi yüksek grade mi olduğunun ayırt edilmesi hayati öneme sahiptir. İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB), günümüzde en sık kullanılan tanı yöntemidir. İİAB, tümör ve tümör olmayan patolojilerin ayrımında %95'in üzerinde sensitiviteye sahipken, benign/malign ayrımında %90 sensitiviteye sahiptir. Ancak tümör tipini tayin etmedeki sensitivitesi %80 - 85'e kadar düşmektedir. Örneğin düşük grade mukoepidermoid karsinom tanısında sensitivitesi oldukça düşüktür [1]. Çünkü parotis tümörleri benzer klinik ve histopatolojik özelliklere sahip geniş bir tümör grubunu içerir. Bu tümörlerde kistik dejenerasyon ile de sıkça karşılaşılır ki; kistik döküntü içeren aspiratlarda kesin tanı koymak oldukça zordur [1]. Kesin tanı için deneyimli bir sitopatolog gerektirir.

Son yıllarda, kanser ve bağışıklık sistemi arasındaki ilişkiyi değerlendiren çalışmaların sayısı oldukça artmıştır. Birçok araştırmacı, inflamasyonun kanser başlangıcı ve ilerlemesine katkıda bulunduğu düşüncesinden yola çıkarak, çalışmalarında sistemik inflamatuar belirteçlerin baş boyun kanserlerinin tanı ve prognozunda önemli bir bağımsız prediktif markırlar olduğunu rapor etmişlerdir [2-7]. Biz de kliniğimizde pre-operatif inflamatuar belirteçlerin (NLO, PLO, SII), benign ve malign parotis kitlelerinin ayırıcı tanısında önemini değerlendirmeyi amaçladık.

Yöntem ve Gereçler

Bu retrospektif çalışma için Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kurulu'ndan etik kurul onayı alındı ve Helsinki Bildirgesi'ne uygun olarak tamamlandı. Ocak 2017-Aralık 2018 yılları arasında, Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği'nde parotiste kitle nedeniyle opere edilen 197 hastanın klinik verileri retrospektif olarak incelendi. Hasta dosyaları yaş, cinsiyet, pre-operatif tam kan sayımı ve post-operatif histopatolojik tanı açısından değerlendirildi. Akut enfeksiyonu, diabeti, konjestif kalp yetmezliği, herhangibir otoimmün ve hematolojik hastalığı olan hastalar, obez hastalar (vücut kitle indeksi >30) çalışma dışı bırakıldı. Sonuçta, 134 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar, post-operatif histopatolojik tanısına göre benign (grup 1) ve malign (grup 2) olarak iki gruba ayrıldı. Hastaların preoperatif yaklaşık bir hafta önce (sabah saat 10:00 - 11:00'da alınan venöz kan örnekleri) alınan tam kan sayımı örneklerinden nötrofil, lenfosit ve platelet sayısı kayıt edildi ve bu değerlerden nötrofil-lenfosit oranı (NLO: N/L), platelet-lenfosit oranı (PLO: P/L) ve sistemik immün inflamasyon indeksi (SII: NxP/L) hesaplandı. Tüm örneklerin analizleri, Sysmex XN-9100TM (Kobe, Japan) hematolojik oto analizör cihazlarında yapılmıştır.

Verilerin normallik kontrolü Shapiro Wilk testi ile yapıldı. Normal dağılım gösteren parametrelerin ortalamaları karşılaştırmasında Student's t test, normal dağılıma uygunluk göstermeyen parametrelerin karşılaştırmasında Mann Whitney U testi kullanıldı. Parametrelerin gruplar üzerinde etkileri incelenirken Lojistik regresyon analizi kullanıldı. Tanımlayıcı istatistikleri Odds oranı ve %95 güven aralıkları ile ifade edildi. Verilerin kesim noktası, eğri altında kalan alan (AUC), sensitivite (duyarlılık) ve spesifite (özgüllük) oranları belirlenirken ROC analizi kullanıldı. P<0.05 istatiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Çalışmaya 29-61 yaş arası, toplam 134 hasta dahil edildi. Benign kitlesi olan grupta (grup 1) 101 hasta (yaş ortalaması 46.71 ± 12.24), malign kitlesi olan grupta (grup 2) 33 hasta (yaş ortalaması 49.36 ± 11.54) mevcuttu. Grup 1'de 44 hasta kadın (%43.6), 57 hasta erkek (%56.4) iken, grup 2'de 15 hasta kadın (%45.5), 18 hasta erkek (%54.5) vardı. Gruplar arasında yaş ve cinsiyet açısından anlamlı bir istatiksel fark gözlenmedi (sırasıyla p= 0.276; p= 0.849). Hastaların post-operatif histopatolojik sonuçları tablo 1"de özetlenmiştir. Tümörlerin %75.4'ü malign, %24.6'sı benign idi. Benign tümörler içinde en sık pleomorfik adenoma (%58.4), ikinci sıklıkta whartin tümörü (%31.7) görüldü. Diğer tümörler %9.9 oranında görüldü. Malign tümörler içinde en sık %24.3 oran ile mukoepidermoid karsinom görüldü (Tablo 1).

Tablo 1: Grupların post-operatif histopatolojik tanı ve cinsiyete göre dağılımı

Hematolojik parametreler ve inflamasyon belirteçleri ortalama değerleri ile bu parametrelerin gruplar arasında istatiksel olarak karşılaştırılması ile elde edilen istatiksel sonuçlar %95 güven aralığı ile birlikte tablo 2"de gösterilmiştir. Grup 2'de nötrofil ve platelet ortalama değerleri daha yüksekti, ancak istatiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı (sırasıyla p= 0.547; p= 0.772). Lenfosit ortalama değerleri, grup 2'de istatiksel olarak anlamlı derecede daha düşüktü (p= 0.006). Ortalama NLO değeri grup 1'de 2.07 ± 0.77 iken grup 2'de 2.64 ± 1.47; otalama PLO değeri ise grup 1'de 116.35 ± 43.85 iken grup 2'de 135.95 ± 56.07 bulundu ve bu farklılık istatiksel olarak anlamlı idi (sırasıyla p= 0.041; p= 0.027). SII değerleri gruplar arasında karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı (p= 0.128). ROC analiz (Reciever Operator Characteristics Curve analysis) sonuçlarına göre NLO, PLO ve SII parametrelerine ait kesim noktası, eğri altında kalan alan (AUC), sensitivite ve spesifite değerleri ve bu değerlere ait %95 güven aralıkları tablo 3"te özetlenmiştir. Buna göre NLO için sensitivite %96.7 spesifite %28; PLO için sensitivite %63.4 spesifite %60.40 bulunmuştur. Bu değerlere ait kesim noktası ise sırasıyla >1.5625 ve >114.29 bulunmuştur.

Tablo 2: Hematolojik parametreler ve inflamasyon belirteçleri ortalama ± SD değerleri, parametrelerin gruplar arasında karşılaştırılması

Tablo 3: ROC analiz sonuçları

Tartışma

Kanser ve kronik inflamasyon arasındaki ilişki, yaklaşık yüz yıl kadar önce ilk olarak Rudolf Virchow'un tümör dokusunda lökositleri tanımlaması ile başlamıştır [8,9]. O zamandan beri, tümör dokusunda konakçı yanıtı olarak oluşan kronik inflamasyonun tümör gelişimi, metastaz, prognoz ve tedaviye yanıtta etkili olduğuna dair birçok çalışma yapılmıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, sistemik inflamasyon derecesi ile kanser arasındaki ilişki, sistemik inflamasyon belirteçleri olan NLO, PLO ve SII gibi parametreler değerlendirilerek gösterilmiştir [2-7]. Tümör mikro-ortamı inflamatuar hücreler tarafından düzenlenir. Nötrofiller ve plateletler, tümör hücrelerinde apopitozu engelleyen, anjiyogenez, DNA hasarı, tümör hücrelerinin proliferasyonu ve metastazına doğrudan katkıda bulunan enflamatuar faktörleri içerir ve salgılarken [2,3,8-10], lenfositler proliferasyonu ve metastazı önleyen koruyucu enflamatuar faktörler salgılarlar. Tümör dokusunda oluşan lenfositopeni konakçının vermesi gereken immun yanıtın kesintiye uğramasına da neden olur [11]. Sistemik olarak nötrofil-platelet sayısının artması ve lenfosit sayısının düşmesi nedeniyle NLO, PLO ve SII daha yüksek olacaktır.

Rachidi ve ark. [6] tüm baş- boyun kanserlerini (oral, faringeal ve laringeal kanserler) içeren geniş kohort çalışmalarında nötofil, lenfosit ve NLO'nun bu kanserlerde prognostik öneme sahip olduğunu bildirmişlerdir. Dil skuamoz hücreli kanserlerinde yapılan çalışmalarda, Öztürk ve ark. [12] NLO ve PLO değerlerinin lokal rekürensi öngörmede değerli belirteçler olduğunu, Deveci ve ark. [7] ise yüksek SII değerlerinin artmış perinöral/lenfovasküler invazyon ve extranodal tutulum ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir. Yine, larinks kanseri olan hastalarda yapılan çalışmalarda da NLO ve PLO'nun bağımsız prognostik inflamatuar belirteçler olduğu bildirilmiştir [3-5]. Chen ve ark. [13] ise oral squamoz hücreli kanserlerde PLO'nun hastalıksız sağ kalım ve genel sağ kalımı öngörmede NLO'ya üstün olduğunu bildirmiştir.

Literatürde, parotis tümörlerinin inflamasyon belirteçleri ile ilişkisini irdeleyen çalışmalar sınırlıdır. Damar ve ark.[2] tüm minör ve majör tükrük bezi tümörlerini kapsayan çalışmasında, yüksek NLO ve düşük lenfosit sayımının malign tümörlerin benign tümörlerden ayrımında kullanılabileceğini bildirmişlerdir. Ayrıca, bu parametrelerin malign tümörlerde düşük ve yüksek grade öngörüsünde de anlamlı olduklarını rapor etmişlerdir. Yine, Ma ve ark."nın [14] tükrük bezinin nadir tümörlerinden olan primer lenfoepitelyoma benzeri karsinomlarında yaptığı çalışmada, NLO'nun prognoz için bağımsız bir öngörücü olduğu ve kesim değerinin 4.0 olduğu rapor edilmiştir. Bizim çalışmamızda, parotis bezi tümörlerinin malign/benign ayrımında NLO ve PLO değerlerinin istatiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğunu bulduk. SII değeri malign grupta daha yüksek olmasına rağmen, istatiksel olarak anlamlı bir fark bulamadık. NLO değeri için kesim noktasını >1.5625 (sensitivite: %96.97, spesifite: %28), PLO değeri için kesim noktasını >114,29 (sensitivite: %63.64, spesifite: %60.40) bulduk.

Çalışmamızın retrospektif olması, tek merkezli olması, hasta sayısının nisbeten düşük olması ve sağlıklı bireyleri içeren kontrol grubunun olmaması gibi kısıtlılıkları vardır.

Sonuç

Taradığımız literatür verilerine göre, çalışmamız parotis tümörlerinde NLO, PLO ve SII değerlerini birlikte irdeleyen ilk çalışmadır. Parotis bezi tümörü olan hastalarda benign ve malign kitlelerin ayırıcı tanısında, ucuz ve kullanımı kolay olan NLO ve PLO inflamasyon belirteçleri kullanılabilir. Ancak bu konuda, daha geniş bir hasta grubu ile yeni prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.

Kaynaklar

1) Garrett SL, Trott K, Sebastiano C, Wolf MJ, Rao NK, Curry JM, Cognetti DM, Luginbuhl AJ. Sensitivity of Fine-Needle Aspiration and Imaging Modalities in the Diagnosis of Low-Grade Mucoepidermoid Carcinoma of the Parotid Gland. Ann Otol Rhinol Laryngol. 2019; 16: 3489419842582. [ Özet ]

2) Damar M, Dinç AE, Erdem D, Aydil U, Kizil Y, Eravcı FC, Bişkin S, Şevik Eliçora S, Işik H. Pretreatment Neutrophil-Lymphocyte Ratio in Salivary Gland Tumors Is Associated with Malignancy. Otolaryngol Head Neck Surg. 2016; 155: 988-996. [ Özet ]

3) Kum RO, Ozcan M, Baklaci D, Kum NY, Yilmaz YF, Gungor V, Unal A. Elevated neutrophil-to-lymphocyte ratio in squamous cell carcinoma of larynx compared to benign and precancerous laryngeal lesions. Asian Pac J Cancer Prev. 2014; 15: 7351-5. [ Özet ]

4) Chen L, Zeng H, Yang J, Lu Y, Zhang D, Wang J, Kuang C, Zhu S, Wang M, Ma X. Survival and prognostic analysis of preoperative inflammatory markers in patients undergoing surgical resection for laryngeal squamous cell carcinoma. BMC Cancer. 2018; 13: 816. [ Özet ]

5) Kara M, Uysal S, Altinişik U, Cevizci S, Güçlü O, Dereköy FS. The pre-treatment neutrophil-to-lymphocyte ratio, platelet-to-lymphocyte ratio, and red cell distribution width predict prognosis in patients with laryngeal carcinoma. Eur Arch Otorhinolaryngol. 2017; 274: 535-542. [ Özet ]

6) Rachidi S, Wallace K, Wrangle JM, Day TA, Alberg AJ, Li Z. Neutrophil-to-lymphocyte ratio and overall survival in all sites of head and neck squamous cell carcinoma. Head Neck. 2016; 38: 1068-74. [ Özet ]

7) Deveci İ, Sürmeli M. Correlation of Systemic Immune-Inflammation Index and Neutrophil-to-Lymphocyte Ratio with Histopathological Findings in Patients with Tongue Cancer. Haydarpasa Numune Med J 2018; 58: 122-127. (Erişim tarihi: 13.04.2018)

8) Moore MM, Chua W, Charles KA, Clarke SJ. Inflammation and cancer: causes and consequences. Clin Pharmacol Ther. 2010; 87: 504-8. [ Özet ]

9) Hussain SP, Harris CC. Inflammation and cancer: an ancient link with novel potentials. Int J Cancer. 2007; 121: 2373-80. [ Özet ]

10) Jaiswal M, LaRusso NF, Burgart LJ, Gores GJ. Inflammatory cytokines induce DNA damage and inhibit DNA repair in cholangiocarcinoma cells by a nitric oxide-dependent mechanism. Cancer Res. 2000; 60: 184-90. [ Özet ]

11) Waldner M, Schimanski CC, Neurath MF. Colon cancer and the immune system: the role of tumor invading T cells. World J Gastroenterol. 2006; 12: 7233-8. [ Özet ]

12) Ozturk K, Akyildiz NS, Uslu M, Gode S, Uluoz U. The effect of preoperative neutrophil, platelet and lymphocyte counts on local recurrence and survival in early-stage tongue cancer. Eur Arch Otorhinolaryngol. 2016; 273: 4425-4429. [ Özet ]

13) Chen S, Guo J, Feng C, Ke Z, Chen L, Pan Y. The preoperative platelet-lymphocyte ratio versus neutrophil-lymphocyte ratio: which is better as a prognostic factor in oral squamous cell carcinoma? Ther Adv Med Oncol. 2016; 8: 160-7. [ Özet ]

14) Ma H, Lin Y, Wang L, Rao H, Xu G, He Y, Liang Y. Primary lymphoepithelioma-like carcinoma of salivary gland: sixty-nine cases with long-term follow-up. Head Neck. 2014; 36: 1305-12. [ Özet ]