KBB-Forum 2019 , Cilt 18 , Sayı 1

HORLAMANIN AİLE İÇİ İLETİŞİME ETKİLERİ

Dr. Sıdıka Deniz YALIM1, Dr. Can CİNGİ2
1Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kulak Burun Boğaz, Adana, Türkiye
2Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi , İletişim Tasarımı ve Yönetimi Bölümü, İletişim Tasarımı Anabilim Dalı, Eskişehir, Türkiye

Özet

Giriş: Horlama sosyal bir sorundur ve de aile ilişkilerini tehdit eden bir problemdir. Bu çalışmada horlamanın aile içi iletişime etkilerini araştırmayı amaçladık.

Yöntem: Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak-Burun-Boğaz kliniğine horlama şikayetiyle gelen 50 hastaya horlamanın aile içi iletişime etkileri konusunda puanlama ölçeği uygulanmıştır.

Bulgular: Ankete 36 erkek, 14 kadın katılmıştır. Katılan kişiler 20-74 yaş aralığındadır. Yaş ortalaması 45.08±11.88'dir. Ankete katılan kişilerin horlama konusunda bilgileri eğitim düzeyleri ile karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı bulundu.(p<0.05)

Sonuç: Horlama tüm aile bireylerini etkileyen aile içi iletişimi bozacak düzeyde bir sorundur. Bunun yanında kişinin sadece kendi fiziksel ve ruhsal sağlığını etkileyen bir sorun olmayıp hem aile hem de toplumdaki insanlarla iletişiminde bozukluklara neden olmaktadır.

Giriş

Uykuda görülen solunum bozukluklarının en hafifi horlama hastalığı, en ağır şekli de tıkayıcı uyku apnesidir. Normal erişkin inanların en az %10'unda ve çocukların %12'sinde horlama görülmektedir. 60 yaş üzerinde bu oran %40-50 civarına yükselmektedir. Horlama problemi erişkinde en sık orta yaşlı, şişman erkeklerde görülür ve yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Uyku sırasında burun ve dilin arkasındaki hava yolunun daralmasıyla ve buradaki küçük dilin veya yutak seviyesindeki yapıların titreşimleriyle ortaya çıkan sese horlama denir.[1]

Hastada horlamanın en ağır şekli olan "tıkayıcı uyku apnesi" oluştuğunda yaşamı ciddi şekilde tehdit edici sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Gece uykusu sırasında apneler saatte 100-200 defa olabilecek sayılara ulaşabilirler. Apneler sırasında kan oksijen düzeyi düşer ve buna bağlı olarak kalp kanı daha hızlı pompalamak zorunda kalır. Kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek tansiyon, kalp büyümesi hatta uykuda ani ölümler bile görülebilir.

Sağlıklı bir yaşam için gece uykusunun iyi bir şekilde alınması şarttır. Gece uyku düzeninin tıkayıcı uyku apnesi ile bozulması sonucunda dinlenilmeden geçirilen geceler söz konusu olacaktır. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek yoldur. Dinlenmeden geçirilen ve huzursuz bir gecenin ertesinde uykulu, yorgun ve verimsiz bir gün başlayacaktır. Önceleri televizyon seyrederken veya yemek sonrasında hafif uyuklamalar görülürken, daha sonra apnenin şiddetinin artmasıyla beraber daha ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Araba kullanırken ya da iş başında uyuklamalar görülebilecektir.

Horlama, şiddeti ne olursa olsun sosyal bir sorundur. Bu durum, aile yaşamını ciddi bir şekilde tehdit eder. Horlayan kişi ailenin diğer bireyleri için uykusuz gecelerin sorumlusudur, tatil ve iş gezilerinde ise istenilmeyen oda arkadaşıdır. Horlama kişinin ailesi veya yakını tarafından uyku sırasında takibi ile anlaşılabilir. Bu durumda mutlaka bir doktora başvurulmalı, uyku testi yapılmalı ve sebebin ortaya konması gerekmektedir.

Literatüre baktığımızda horlamanın aile içi iletişime etkilerine dair makaleye rastlamamaktayız. Bu nedenle bu makaleyi bu konuda hem bir ilk olması hem de horlamanın aile içi iletişime etkileri konusuna ışık tutması amacıyla hazırladık.

Yöntem ve Gereçler

Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak-Burun-Boğaz kliniğine horlama şikayetiyle gelen 50 hastaya horlamanın aile içi iletişime etkileri konusunda puanlama ölçeği uygulanmıştır.(Tablo 1) Çalışmadan önce hastanemizin "Klinik Araştırmalar Etik Kurulu'ndan onay belgesi ve çalışmaya katılmış hastlardan imzalı "bilgilendirilmiş gönüllü olur belgesi" alınmıştır. Anket 38 sorudan oluşmaktadır. Anket formunun birinci bölümümde katılımcının özellikleri ile ilgili yaş, cinsiyet, eğitim durumu, meslek soruları bulunmaktadır. Daha sonra kişinin horlamayla ilgili bilgisi ve daha önce tedavi alıp almadığı soruları yer almaktadır. Eş ile ilişkiler sorularında horlama sorununun eşlerin uyku düzenine, psikolojisine etki edip etmediği, horlayan eşe tedavi tavsiye edilip edilmediği soruları mevcuttur. Aile içi iletişim sorularında aile hayatının etkilenip etkilenmediği, kişinin aile bireylerine karşı tavır ve tutumları, sorumlulukları ve iletişimde azalma olup olmadığı yer almaktadır. Son olarak ise bireyin psikolojik durumu ve uykusu ile ilgili (ilaç kullanımı, erken uyanma, gece endişeleri, kötü gece uykusu) ilgili sorular yer almaktadır. Sorulara cevaplar evet-hayır şeklinde düzenlenmiştir.

Tablo 1: Horlamanın aile içi iletişime etkileri konusunda puanlama ölçeği

İstatiksel Analiz
Verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde IBM SPSS Statistics 21.0 paket programı kullanılmıştır. Sonuçlar ortalama±standart sapma şeklinde verilmiştir. İstatistiksel anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirilmiştir. Beş ve beşten küçük gözlemin %20'nin üzerinde bulunmasından dolayı Fisher Exact test kullanılmıştır.

Bulgular

Ankete 36 erkek, 14 kadın katılmıştır. Katılan kişiler 20-74 yaş aralığındadır. Yaş ortalaması 45.08±11.88'dir. Katılımcıların demografik verileri Tablo 2"de gösterilmiştir.

Tablo 2: Katılımcıların demografik dağılımı.

Katılımcıların %56'sı aile içi iletişimi bozacak düzeyde hayatının etkilendiğini düşünüyordu. %62'si aile içi iletişiminde daha agresif tavırlar gösterdiğini, %66'sı istemeyerek ses tonunu yükselttiğini belirtti. Hastaların %68'i kendini daha sinirli hissettiğini, %72'si daha çabuk yorulduğunu ifade etti. Katılımcıların cevapları Tablo 3'te gösterilmiştir.

Tablo 3: Katılımcıların anket cevapları.

Ankete katılanların 33 tanesi horlamanın ciddi bir sağlık sorunu olduğunu bildiğini belirtmiştir.(%66) Bu konuyla ilgili bildikleri sorulduğunda hastaların çoğu nefes darlığı, halsizlik, sabahları yorgun kalkma, uyku kalitesinde düşme gibi şikayetleri olduğunu, horlama nedeniyle çevreden şikayet aldıklarını ifade etmiş ve horlamanın sürekli yorgunluk, dikkat dağınıklığı yaptığını, nefes durması ve kalp krizini tetikleyebileceğini, tedavi edilmezse tehlikeli hastalıklara yol açabileceğini ifade etmişlerdir.

Katılımcıların horlama konusunda bilgileri ile eğitim düzeyleri karşılaştırıldığında okuma yazması olmayan, ilköğretim mezunu ve lise mezunu gruplarındaki olguların horlama konusundaki bilgileri yüksekokul ve üniversite mezunu grubundakilerden daha yüksek bulundu.(p=0.031) (Tablo 4)

Tablo 4: Eğitim düzeyi ve horlama konusunda bilgi arasındaki ilişki

Tartışma

Literatüre baktığımızda uyku bozukluklarının belirtileri, fiziksel ve ruhsal sağlığa, hayat kalitesine etkilerini konu alan çalışmalara rastlamaktayız. Örneğin uyku bozukluğunun en sık görülen semptomu uykululuk hali ve yorgunluktur.[2] Bizim çalışmamızda da hastalarımızın %64'ü sabahları çok erken saatte uyandığını, %72'si çabuk yorulduğunu ifade etmiştir. Kendini yalnız hissetme, daha az iletişim kurma, çevredeki insanlara yük olma hissi ise daha az sıklıkta görülmüştür.

Uyku bozukluklarının hayat kalitesini etkilediği bir çok çalışmada gösterilmiştir. Vaillieres ve ark. vardiyalı ve gece çalışanlarda ağrı ve sosyal hayat kalitesinde azalma bildirmiştir.[3] Waage ve ark. uyku bozukluğu olan vardiyalı işçilerde kas-iskelet sistemi bozukluklarının daha sık görüldüğünü bildirmişlerdir.[4] Bizim çalışmamızda horlayan hastalarımızın %64'ü merdiven inip çıkmada zorlandığını belirtmiştir.Hastalarımızın %60'ı da yürürken ağrısı olduğunu belirtmiştir.

Uyku kalitesinde azalma artmış anksiyete ile ilişkili bulunmuştur.[5] Saraçoğlu ve ark."nın çalışmasında gündüz uykululuk halinin anksiyete riskini artırdığı belirtilmiştir.[6] Bizim çalışmamızda ise hastaların %68'i kendini çok sinirli hissettiğini ifade etmiştir. Hastaların %64'ü çok kolay öfkelendiğini belirtmiştir.

Uyku bozuklukları ve psikiyatrik hastalıkların ilişkisine psikiyatrik hastalıklara eşlik eden tıkayıcı uyku apnesi sendromu açısından bakıldığında panik bozuklukta %58.8, sosyal fobide %53.8, obssesif kompulsif bozuklukta %40, yaygın anksiyete bozukluğunda %57.1 oranında saptanmıştır.[7] Majör depresif bozukluğa %0-66 oranında tıkayıcı uyku apnesi eşlik edebileceği bildirilmiştir.[7] Edlund ve ark."nın 301 hasta ile yaptıkları bir çalışmada tıkayıcı uyku apnesi sendromunun nokturnal panik ataklara sebep olduğu saptanmıştır.[8] Bizim çalışmamızda ise hastaların %50'si geceleri endişeleri yüzünden uyuyamadığını belirtmiştir.

Horlamanın aile içi iletişime etkilerine baktığımızda hastalar çoğunlukla iletişimde agresif tavırlar, ses tonu yükselmesi sergilediklerini bildirmişlerdir. Göz kontağı kurmama, sorumluluklarını öncekine göre daha az yapma, eş ve çocuklarıyla daha az iletişim kurma ise daha az oranda görülmektedir.

Horlama konusunda bilgi düzeyi kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Kişilerin hastalık göstergesi olabilecek semptomları algılama ve değerlendirmelerinde farklılıklar olabilir. Kişinin yetişme biçimi, değer ve inanç sistemleri, içinde bulunduğu kültür horlamaya bakış açısını farklı kılabilir.

Sonuç

Sonuç olarak horlama tüm aile bireylerini etkileyen aile içi iletişimi bozacak düzeyde bir sorundur. Bunun yanında kişinin sadece kendi fiziksel ve ruhsal sağlığını etkileyen bir sorun olmayıp hem aile hem de toplumdaki insanlarla iletişiminde bozukluklara neden olmaktadır. Bu nedenle kişilerin en kısa sürede uygun tedavi seçeneklerine yönlendirilmesi gerekmektedir.

Kaynaklar

1) http://www.kbbbbcder.org/menu/297/horlama-ve-tıkayıcı-uyku -apne-hastalıgı

2) Smith L, Tanigawa T, Takahashi M, Mutou K, Tachibana N, Kage Y, Iso H. Shiftwork locus of control, situational and behavioural effects on sleepiness and fatigue in shiftworkers. Ind Health 2005;43:151-170. [ Özet ]

3) Vallieres A, Azaiez A, Moreau V, LeBlanc M, Morin CM. Insomnia in shift work. Sleep Med 2014;15:1440-1448. [ Özet ]

4) Waage S, Moen BE, Pallesen S, Eriksen HR, Ursin H, Akerstedt T, Bjorvatn B. Shift work disorder among oil rig workers in the North Sea. Sleep 2009;32:558-565. [ Özet ]

5) Kara N. Sleep Disturbance, Psychopathology, and Quality of Life. Arch Neuropsychiatr 2016;53:102-7.

6) Saracoglu GV, Tokuc B, Dogan S, Celikkalp U, Saracoglu A. Frequency of daytime sleepiness and risk of anxiety and depression among shift workers in two selective factories. Turk J Public Health 2015;13:206-16.

7) Gupta MA, Simpson FC. Obstructive sleep apnea and psychiatric disorders: a systematic review. J Clin Sleep Med 2015;11:165-75. [ Özet ]

8) Edlund MJ, McNamara ME, Millman RP. Sleep apnea and panic attacks. Compr Psychiatry 1991;32:130-2. [ Özet ]