KBB-Forum 2011 , Cilt 10 , Sayı 4

APNE-HİPOPNE İNDEKSİNİN FİZİK MUAYENE VE EPWORTH UYKULULUK SKALASI SKORLARI İLE İLİŞKİSİ

Dr. Ömer Tarık SELÇUK1, Dr. Güleser SAYLAM2, Dr. Hikmet FIRAT3, Dr. Emel ÇADALLI TATAR2, Dr. Ali ÖZDEK2, Dr. Hakan KORKMAZ2, Dr. Sadık ARDIÇ3
1Antalya E.A.H, KBB Kliniği, Antalya, Türkiye
2Dışkapı Yıldırım Beyazıd E.A.H, KBB Kliniği, Ankara, Türkiye
3Dışkapı Yıldırım Beyazıd E.A.H, Göğüs Hastalıkları Kliniği, Ankara, Türkiye

Özet

Amaç: Bu çalışmada; hastanemize horlama ve tanıklı apne şikayetleri ile başvurup, polisomnografi ile değerlendirilen 666 hastanın, Epworth Uykululuk Skalası değerlerinin ve Kulak Burun Boğaz muayenelerinin; apne-hipopne indeksi değerleri ile arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda hastanemiz uyku laboratuarına yatırılarak polisomnografi uygulanan 666 hastanın, dosyaları retrospektif olarak değerlendirildi. Vücüd kitle indeksi >40 ve ek nörolojik hastalığı olan 47 hasta çalışmaya dahil edilmedi. Hastalar apne-hipopne indeksine göre normal grup (AHİ< 5), hafif obstrüktif uyku apneli hastalar (15>AHİ>5), orta obstrüktif uyku apneli hastalar (30>AHİ > 15) ve ağır obstrüktif uyku apneli hastalar (AHİ>30) olarak dört gruba ayrıldı. Subjektif uykululuğu ölçmek için, Epworth Uykululuk Skalasının Türkçe versiyonu kullanıldı.

Bulgular: Polisomnografisi değerlendirilen 619 hastanın 448'i erkek (% 72,3), 171'i kadındı (% 27,7). Hastaların yaşları 18 ile 82 arasındaydı (ort. 47, 8 ± 11.6). Hastaların gruplara göre dağılımında; normal grupta 188 (% 30,3), hafif obstrüktif uyku apneli 198 (% 31,9), orta obstrüktif uyku apneli 99 (% 15,9) ve ağır obstrüktif uyku apneli 134 (% 21,6) hasta mevcuttu. Özellikle ağır obstrüktif uyku apneli grupta Epworth Uykululuk Skalası skorlarının yüksek olduğunun görülmesine rağmen apne-hipopne indeksi normal olan grup ile hafif, orta ve ağır apneli grupları ayırt etmede Epworth Uykululuk Skalasının istatistiksel olarak anlamlı etkisi görülmemiştir. Yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi ve boyun çevresi gibi biyolojik faktörlere göre düzeltme yapıldığında apne-hipopne indeksi normal olan grup ile hafif apneli grubu ayırt etmede sadece uvula uzunluğunun etkili olduğu görülmüştür. Aynı şekilde düzeltme yapıldığında apne-hipopne indeksi normal olan grup ile orta apneli grubu ayırt etmede sadece tonsil büyüklüğünün ve apne-hipopne indeksi normal olan grup ile ağır apneli grubu ayırt etmede tonsil büyüklüğü ve arka plika genişliğinin etkili olduğu görülmüştür.

Sonuç: Hastaların Kulak Burun Boğaz muayeneleri ile apne-hipopne indeksi değerleri arasında ilişki bulunmuştur. Epworth Uykululuk Skalası skorları ağır obstrüktif uyku apneli grupta yüksek izlenmiştir ancak normal grup ile hafif, orta ve ağır apneli grupları ayırt etmede anlamlı etkisi görülmemiştir. Genel olarak kilolu bir gruptan oluşan hastalarımızın sonuçları ile, polisomnografi için hasta seçiminde Türk toplumu için fizik muayene bulgularının kullanılabilirliği gösterilmiştir.

Giriş

Obstrüktif uyku apne hipopne sendromu (OUAS) uyku sırasında üst hava yolunun sürekli olarak tekrarlayan tıkanmaları ile seyreden, erişkin kadınlarda % 2, erişkin erkeklerde ise % 4 oranlarında görülen bir hastalıktır[1]. OUAS oluşumunda sebep sonuç ilişkileri yoğun araştırma konusudur. Tanıda altın standart polisomnografidir[2]. Nazal maske ile uygulanan sürekli pozitif hava basıncı (CPAP) hastalığın tedavisi ve komplikasyonlarının önlenmesinde en etkili yöntemdir[1]. Polisomnografik bulgular içinde hastalığın şiddetinin belirlenmesinde sıklıkla kullanılan parametrelerden biri Apne-Hipopne İndeksi'dir (AHİ). OUAS hakkında bildiklerimiz arttıkça toplumun büyük bir kısmını etkileyen ve hayat kalitesini azaltan komplikasyonlara sahip bu durum karşısında erken ve etkin tedavi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Günümüzde gelişen olanaklara rağmen OUAS'tan şüphelenilen her hastaya PSG yapılması her merkezde mümkün olamamaktadır. Bu nedenle tanı ve hastalık takibinde kullanılan AHİ ile birçok klinik parametrenin korelasyonu son yıllarda araştırma konusu olmuştur[2,3,4]. OUAS'lu hastaların değerlendirilmesinde sistemik fizik muayenenin kullanımı konusu tartışmalıdır. Hastaların klinik değerlendirmelerinde Vücut Kitle İndeksi (VKİ), boyun ve karın çevresi, kulak burun boğaz (KBB) muayeneleri kullanılmaktadır. Klinik parametreler, modifiye mallampati, tonsil boyutu, uvula uzunluğu, posterior plika ile AHİ korelasyonu farklı ırklarda ve VKİ gruplarında değişkenlik gösterebilmektedir[4].

Gündüz uykululuğu ve horlama bu hastalarda en sık görülen semptomlardır[5,6,7]. Kişilerin gün içinde uykululuk hallerinin ölçümü için Epworth Uykululuk Skalası (EUS) kullanılmaktadır[5]. EUS basit bir anket formu olarak ilk kez 1991 yılında Johns tarafından kullanılmıştır[8]. EUS sonuçları yanıtlayan kişinin günlük alışkanlıklarına ve kişinin bulunduğu topluma göre değişkenlik gösterebilir[5,9,10]. Bu çalışmada hastanemize horlama ve tanıklı apne şikayetleri ile başvurup polisomnografi ile değerlendirilen 619 hastanın EUS değerleri veKBB muayenelerinin; AHİ değerleri ile ilişkisini ve polisomnografinin için hasta seçimi esnasında, hastalığın değerlendirilmesinde kullanılabilirliğini ortaya koymayı amaçladık.

Yöntem ve Gereçler

Çalışmamızda hastanemiz uyku laboratuarında yatırılarak PSG uygulanan 666 hastanın dosyaları retrospektif olarak değerlendirildi. VKİ>40 ve ek nörolojik hastalığı olan 47 hasta çalışmaya dahil edilmedi. Hastalar, AHİ'ye göre normal grup (AHİ< 5), hafif OUAS'li hastalar (15>AHİ>5), orta OUAS'li hastalar (30>AHİ > 15) ve ağır OUAS'li hastalar (AHİ>30) olarak dört gruba ayrıldı. Hastaların subjektif uykululuğunu ölçmek için EUS'un Türkçe versiyonu kullanıldı. Basit ve kolay cevaplanabilecek 8 soru ve 4 puanlama skalası ile hastaların gün içindeki uykulukları ölçüldü. Krikoid kartilaj hizasında boyun kalınlığı ölçümleri yapıldı. Kilo ve boy uzunlukları ölçüldü. Hastaların VKİ'si hesaplandı. Hastaların KBB muayeneleri için standart bir form kullanıldı. Hastaların dil kökü hipertrofileri, palatin tonsil büyüklükleri, tonsil arka plika genişlikleri ve uvula uzunlukları belirtilerek skorlandı. Bu muayeneler yapılırken standartizasyon için Friedmanın Mallampati İndeksi kullanıldı. Müler manevraları yapıldı. Hastalar hastaneye yatırılarak Uyku Laboratuarı'nda tüm gece polisomnografik incelemeler yapıldı. Hastaların EUS değerlerinin ve KBB muayenelerinin, AHİ değerleri ile ilişkileri değerlendirildi. Retrospektif bir çalışma olmasına rağmen uyku laboratuarının ve kliniğimizin ortak olarak hazırladığı standart hasta takibi nedeni ile değerlendirilmeye alınan tüm hastaların verilerine eksiksiz olarak ulaşılmıştır.

İstatistiksel Analiz
Verilerin analizi SPSS for Windows 11.5 paket programında yapıldı. Sürekli değişkenlerin dağılımının normale yakın olup olmadığı Shapiro Wilk testi ile varyansların homojenliği ise Levene testiyle araştırıldı. Tanımlayıcı istatistikler sürekli değişkenler için ortalama ± standart sapma veya ortalama ± standart sapma (en küçük – en büyük) olarak kategorik değişkenler ise olgu sayısı ve (%) olarak gösterildi.

Gruplar arasında yaş, beden kitle indeksi ve boyun çevresi yönünden farkın önemliliği Tek Yönlü Varyans Analizi (One-Way ANOVA) ile Epworth uykululuk skalası ve fizik muayene göstergelerine ait skorlar yönünden farkın önemliliği ise Kruskal Wallis testiyle araştırıldı. Tek Yönlü Varyans Analizi veya Kruskal Wallis test istatistiğinin anlamlı bulunması halinde post hoc Tukey veya Conover'in parametrik olmayan çoklu karşılaştırma testi kullanılarak farka neden olan durumlar tespit edildi. Kategorik değişkenler Pearson'un Ki-Kare testi ile incelendi. Yaş, VKİ, boyun çevresi, Epworth uykululuk skalası ve fizik muayene skorları ile Polisomnografik Özellikler Arasındaki anlamlı korelayon olup olmadığı Spearman'ın Korelasyon testi kullanılarak araştırıldı.

Yaş, cinsiyet, beden kitle indeksi ve boyun çevresi gibi biyolojik faktörlere göre düzeltme yapıldığında AHİ düzeyi normal olan grup ile sırasıyla; hafif, orta ve ağır apneli grupları ayırt etmede Epworth uykululuk skalası ve fizik muayene göstergelerinin istatistiksel olarak anlamlı belirleyiciliğinin olup olmadığı Çoklu Terimli Lojistik Regresyon analiziyle araştırıldı. Her bir değişkene ait odds oranı ve %95 güven aralıkları hesaplandı.

p<0,05 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Polisomnografisi değerlendirilen 619 hastanın 448’i erkek (% 72,3), 171’i kadındı (% 27,7). Hastaların yaşları 18 ile 82 arasındaydı (ort. 47, 8 ± 11.6). Hastaların gruplara göre dağılımında; normal grupta 188 (% 30,3), hafif OUAS’li 198 (% 31,9), orta OUAS’li 99 (% 15,9) ve ağır OUAS’li 134 (% 21,6) hasta mevcuttu.

Demografik ve antropometrik özellikleri Tablo-1’de ve AHİ gruplarına göre olguların EUS ve fizik muayene sonuçları ( standart muayene formları kullanılarak oluşturulan tonsil büyüklüğü, dil kökü hipertrofisi, tonsil arka plika genişlikleri ve uvula uzunluğu) Tablo-2’de verilmiştir (Tablo 1 ve 2). Yaş,vücut kitle indeksi, boyun çevresi, EUS ve fizik muayene skorları ile Polisomnografik özellikler arasındaki korelasyon katsayısı ve önemlilik düzeyleri Tablo-3’de ve yaş, cinsiyet ve boyun çevresine göre düzeltme yapıldığında AHİ 5’ten az olan gruba göre hafif,orta ve ağır apneli olguları ayırt etmede EUS ve fizik muayene göstergelerinin etkilerinin incelenmesi Tablo-4’de verilmiştir. (Tablo 3 ve 4).

Yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi ve boyun çevresi gibi biyolojik faktörlere göre düzeltme yapıldığında AHI normal olan grup ile Hafif apneli grubu ayırt etmede sadece uvula uzunluğunun etkili olduğu görülmüştür. Uvula uzunluğundaki skorsal olarak her bir birimlik artış hafif apne riskini 1.648 kat (%95 Güven Aralığı: 1.171-2.320) artırmaktaydı (p=0.004). AHI normal olan grup ile Hafif apneli grubu ayırt etmede Epworth uykululuk skalası ve diğer fizik muayene göstergelerinin istatistiksel olarak anlamlı etkisi görülmemiştir (p>0.05).

Yaş, cinsiyet,vücut kitle indeksi ve boyun çevresi gibi biyolojik faktörlere göre düzeltme yapıldığında AHI normal olan grup ile orta apneli grubu ayırt etmede sadece tonsil büyüklüğünün etkili olduğu görülmüştür. Tonsil büyüklüğündeki skorsal olarak her bir birimlik artış orta apne riskini 3.595 kat (%95 Güven Aralığı: 2.130-6.068) artırmaktaydı (p<0.001). AHI normal olan grup ile orta apneli grubu ayırt etmede Epworth Uykululuk Skalası ve diğer fizik muayene göstergelerinin istatistiksel olarak anlamlı etkisi görülmemiştir (p>0.05).

Yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi ve boyun çevresi gibi biyolojik faktörlere göre düzeltme yapıldığında AHI normal olan grup ile ağır apneli grubu ayırt etmede sadece tonsil büyüklüğünün ve arka plika genişliğinin etkili olduğu görülmüştür. Tonsil büyüklüğündeki skorsal olarak her bir birimlik artış ağır apne riskini 2.652 kat (%95 Güven Aralığı: 1.557-4.520) arttırmaktaydı (p<0.001). Arka plika genişliğindeki skorsal olarak her bir birimlik artış ağır apne riskini 3.245 kat (%95 Güven Aralığı: 1.434-7.342) arttırmaktaydı (p=0.005). AHI normal olan grup ile ağır apneli grubu ayırt etmede Epworth uykululuk skalası ve diğer fizik muayene göstergelerinin istatistiksel olarak anlamlı etkisi görülmemiştir (p>0.05). (Tablo 4).

Tablo 1: AHI Gruplarına Göre Olguların Demografik ve Antropometrik Özellikleri

Tablo 2: AHI Gruplarına Göre Olguların Epworth Uykululuk Skalası ve Fizik Muayene Sonuçları

Tablo 3: Yaş, VKİ, Boyun Çevresi, Epworth Uykululuk Skalası ve Fizik Muayene Skorları ile Polisomnografik Özellikler Arasındaki Korelasyon Katsayısı ve Önemlilik Düzeyleri

Tablo 4: Yaş, Cinsiyet, VKİ ve Boyun Çevresine Göre Düzeltme Yapıldığında AHİ 5’ten Az Olan Gruba Göre Hafif, Orta ve Ağır APNELİ Olguları Ayırt Etmede EPWORTH ve Fizik Muayene Göstergelerinin Etkilerinin İncelenmesi

Tartışma

OUAS şiddeti ve semptomları değişkenlik gösterebilen, toplumda sık rastlanan bir durumdur. Bu sendrom komplikasyonları nedeni ile ciddi bir halk sağlığı problemidir[11]. Erkek cinsiyet OUAS için bilinen bir risk faktörüdür. Bozkurt ve ark. Türk hastalarda erkek kadın oranını 3.88:1 olarak göstermişlerdir[12]. Tanıda PSG altın standart kabul edilmektedir. Ancak PSG her merkezde yapılamaması ve yapılabilen her merkezde yeterli yatak sayısı olmaması nedenleri ile günümüzde ulaşılması zor bir tetkiktir. Bu durum OUAS'lı hastaların PSG öncesinde EUS skorları ve fizik muayeneleri ile hastalıklarının tespit edilip edilemeyeceği sorusunu doğurmaktadır. Bu bulguların yardımı ile hastalar önceden değerlendirildiğinde risk faktörü olan hastalara öncelikle PSG uygulanabilecektir.

Çok sayıda çalışmada palatin tonsil, farenks, dil, uvula büyüklük ölçümleri gibi üst hava yolu muayenelerinin OUAS'lı hastaları tanımlayabileceği öne sürülmüştür[2,3,4,13,14]. Friedman ve ark. büyük tonsillerin uyku apnenin şiddeti ile korelasyon gösterdiğini belirtmişlerdir[3]. Dahlovist ve ark. büyük tonsiller, hipertrofik dil kökü ve geniş uvulanın erkekler için, büyük tonsiller ve mandibüler retrognatinin ise kadınlar için uyku apne ile ilişkili bağımsız faktörler olduğunu göstermişlerdir[2]. Yine Dahlovist ve ark. Mallampati skorlama sistemi[15] kullanarak erkeklerde dil kökü hipertrofisinin OUAS için bağımsız bir risk faktörü olduğunu göstermişlerdir[2]. Schellenberg ve ark. farenksin lateral daralmasının OUAS için bağımsızbir risk faktörü olduğunu göstermişlerdir[4]. Bizim çalışma sonuçlarımıza göre yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi ve boyun çevresi gibi biyolojik faktörlere göre düzeltme yapıldığında AHI normal olan grup ile Hafif apneli grubu ayırt etmede sadece uvula uzunluğunun etkili olduğu görülmüştür. Aynı şekilde düzeltme yapıldığında AHI normal olan grup ile Orta apneli grubu ayırt etmede sadece tonsil büyüklüğünün ve AHI normal olan grup ile Ağır apneli grubu ayırt etmede tonsil büyüklüğü ve arka plika genişliğinin etkili olduğu görülmüştür.

OUAS vakalarının çoğu obezdir ve obezite OUAS için bilinen bir risk faktörüdür[16]. Obezite boyun çevresine yağ dokusu birikimi sonucu hava yolu darlığına neden olabilir.

OUAS, VKİ'si yüksek olan kişilerde de sıklıkla görülen bir problemdir. OUAS hastalarında yüksek VKİ ve üst hava yolu darlığı hastalığın şiddetini arttırmaktadır. Bu durum kısır döngü yaratmaktadır. Katz ve ark. AHİ ile boyun çevresi, VKİ ve distal farenks ölçümü arasında korelasyon bulmuşlar ve bu parametrelerin uyku apne için prediktif olabileceklerini öne sürmüşlerdir. Bu ölçümlerin uyanıklık esnasında yapılması kısıtlayıcı faktör olmaktadır[17]. Erken dönemde yapılan çalışmalarda yaygın obezitenin bir göstergesi olan VKİ'nin[18] ve parafarengeal yağ depozitleri veya boyun çevresi (BÇ) ile ölçülebilen bölgesel obezitenin OUAS için risk faktörü olabileceğini göstermişlerdir. BÇ ölçümü günümüzde OUAS'tan şüphelenilen hastalarda standart fizik muayenenin bir parçası olmuştur[19].

Bölgesel yağlanmada cinsiyet farkı belirgindir. Kadınlarda alt vücut obezitesinde kalçalarda yağlanma görülürken erkeklerde bu yağlanma karın çevresinde olmaktadır[20]. Üst vücut obezitesinde cinsiyet farkı ile ilişkili yayınlar daha sınırlıdır. Dancey ve ark. 3942 hasta üzerinde yapılan çalışmalarında üst hava yolu obezitesi ile uyku apnesi arasındaki ilişkiyi araştırmışlar ve boyun/boy oranının (BBO) her iki cinsiyet için de geçerli olmak üzere AHİ için en belirgin prediktif değer olduğunu ortaya koymuşlardır[19]. Taskandi ve ark. cinsiyet, boyun çevresi ve supin pozisyonda geçirilen zaman yüzdesinin tam hava yolu kapanması ile ilgili değerler olduğunu, VKİ'nin ise üst hava yolu daralmasında tek önemli belirleyici olduğunu belirtmişlerdir[21]. OUAS ile genel obezite, yumuşak damak uzunluğu ve hyoid pozisyonu arasındaki ilişkinin boyun çevresi varyasyonlarına ikincil olarak ortaya çıktığı belirtilmiştir[22]. Bizim araştırmamızdaki hastalar göz önüne alındığında hastalarımızın her grup için kilolu olduğu dikkat çekmektedir. Bununla birlikte BÇ ölçümleri ağır OUAS'li hastalarda belirgin olarak yüksek bulunmuştur.

Gündüz uykululuğu ve horlama bu hastalarda en sık görülen semptomlardır[5,6,7]. Bu durum hastaların kognitif fonksiyonlarını ve iş performanslarını etkilemektedir[16]. Ancak tüm OUAS'li hastalar gündüz uykululuğundan şikayet etmemektedirler. Gündüz uykululuğun patofizyolojik nedenleri bugüne kadar tam olarak anlaşılamamıştır. Aynı demografik ve AHİ değerlerine sahip iki hastada gündüz uykululuğu şikayeti farklı düzeylerde olabilmektedir. Bu durumun mekanizmaları açık değildir[23]. Uykululuğun şiddeti de hastalığın şiddeti ile ilişkili olmayabilmektedir[16]. Mediano ve ark., gündüz uykululuğu olan hastalarda gündüz uykululuğu olmayanlara oranla daha kısa uyku latensleri, artmış uyku etkinliği ve kötü nokturnal oksijenizasyonu olduğunu göstermişlerdir[6]. Yine Mediano ve ark., OUAS'li hastalarda gündüz uykululuğunun en önemli belirleyicisinin nokturnal hipoksemi olduğunu öne sürmüşlerdir[6]. Uyku esnasındaki intermittan hipoksinin, inflamatuar ve oksidatif stress mekanizmaları ile nöral hücre hasarı ve apoptozise neden olabileceği yakın zamanda öne sürülmüştür[24]. Yakın zamanlı bir başka çalışmada da Roure ve ark., gündüz uykululuğu olan OUAS'li hastalarının olmayanlara göre daha uzun ve daha etkin uyuduklarını, ancak nokturnal oksijenizasyonda ve uyku fragmantasyonunda kötü olduklarını göstermişlerdir[23]. Kişilerin gün içinde uykululuk hallerinin ölçümü için Epworth Uykululuk Skalası kullanılmaktadır[5]. EUS basit bir anket formu olarak ilk kez 1991 yılında Johns tarafından kullanılmıştır[8]. EUS sonuçları, soruları yanıtlayan kişinin günlük alışkanlıklarına ve kişinin bulunduğu topluma göre değişkenlik gösterebilir[5]. EUS güvenilirliğini ve kullanılabilirliğini tespit etmek için değişik toplumlarda farklı çalışmalar yapılmıştır. EUS; basitliği, güvenilirliği ile klinik uygulama ve araştırmalar için değerlidir. Dilsel ve kültürel desteklemeler gerekebilir[10]. Osman ve ark., EUS'un basit horlama hastaları ile OUAS'li hastaların ayrımında bir değeri olmadığını öne sürmüşlerdir[25]. Karakoç ve ark. 264 hasta üzerinde yaptıkları çalışmada basit horlamalı hastalar ile orta ve ağır şiddette OUAS olan hastalar arasında Epworth skorlarının değerlendirilmesinde anlamlı fark saptamışlar ve Epworth skorları ile AHİ arasında pozitif bir korelasyon bulmuşlardır[5]. Yine Karakoç ve ark. EUS'un kadın hastalar için daha iyi bir belirteç olmakla birlikte ülkemizde OUAS olan hastaların gündüz uykululuk halinin değerlendirilmesinde kullanılabileceğini öne sürmüşlerdir[5]. Aynı şekilde İzci ve ark. uyku bozukluğu semptomları ile başvuran 150 hasta ile 194 kişilik kontrol grubuna Türkçe EUS uygulamışlar ve bu testin gündüz uykululuğunu belirtmede faydalı ve güvenilir olduğunu göstermişlerdir[26]. Bizim bulgularımız Osman ve arkadaşlarının bulgularını desteklemektedir. Bizde çalışmamızda EUS skorlarının ağır OUAS'li hastalarda daha yüksek olduğunu göstermemize rağmen AHI normal olan grup ile hafif, orta ve ağır apneli grubu ayırt etmede Epworth uykululuk skalasının istatistiksel olarak anlamlı etkisi görülmemiştir (p>0.05).

Çalışmalarda genellikle EUS skorlaması > 10 gündüz uykululuğu olarak değerlendirilmiştir. Gander ve ark. Avustralya'da yaptıkları çalışmada EUS skoru > 10 olma ile erkek, yaşlı ve Maori yerlisi olmanın ilişkisini göstermişlerdir. Etnik ve sosyoekonomik etkenlerin gündüz uykululuğunda önemli olabileceğini belirtmişlerdir[9]. Bizim çalışmamızda her grupta EUS skorlarının >10 olmasının nedeni hasta grubumuzun erkek ağırlıklı, kilolu ve orta yaşlı olmasından kaynaklanmış olabilir. Vgontzas ve Basta obezite ilişkili gündüz uykululuk ve yorgunluğun uyku apne ve uyku bölünmesinden çok primer olarak metabolik ve fizyolojik faktörlerden kaynaklandığını öne sürmüşlerdir[27,28]. Nitekim hasta grubumuzun kilolu hastalardan oluşmakla birlikte özellikle ağır OUAS'li grupta EUS skorları belirgin olarak yüksekti.

Çalışmamız Türk popülasyonunda, OUAS'li hastaların AHİ ile, KBB muayenesi ve EUS skorlarının, en çok hasta ile değerlendirildiği çalışmadır. Sonuç olarak belirtmemiz gereken önemli noktalardan biri de bizim çalışmamız genel popülasyonun sonuçlarını değil, bir uyku laboratuarı popülasyonun sonuçlarını yansıtmaktadır. Bu hastalarda OUAS şikayetleri nedeni ile PSG yapılmıştır.

Çalışmamızda AHİ ile boyun çevresi arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. EUS skorları özellikle ağır OUAS'li grupta daha yüksek bulunmuştur ancak diğer parametrelere göre düzeltme yapıldığında gruplar arasında EUS açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi ve boyun çevresi gibi biyolojik faktörlere göre düzeltme yapıldığında apne-hipopne indeksi normal olan grup ile hafif apneli grubu ayırt etmede sadece uvula uzunluğunun etkili olduğu görülmüştür. Aynı şekilde düzeltme yapıldığında apne-hipopne indeksi normal olan grup ile orta apneli grubu ayırt etmede sadece tonsil büyüklüğünün ve apne-hipopne indeksi normal olan grup ile ağır apneli grubu ayırt etmede tonsil büyüklüğü ve arka plika genişliğinin etkili olduğu görülmüştür. Bu sonuçlara göre hastalık şiddetini belirlemede tonsil büyüklüğünün en önemli fizik muayene bulgusu olduğunu söyleyebiliriz.

Genel olarak kilolu bir gruptan oluşan hastalarımızın sonuçları ile PSG için hasta seçiminde Türk toplumu için fizik muayene bulgularının kullanılabilirliği gösterilmiştir.

Kaynaklar

1) Carlson J, Davies R, Ehlen ZK. Obstructive sleep apnea and blood pressure elevation : What is the relation? Blood Pressure 1993; 2(3):166-182 [ Özet ]

2) Dahlqvist J, Dahlqvist A, Marklund M, Berggren D, Stenlund H, Franklin KA. Physical findings in the upper airways related to obstructive sleep apnea in men and women. Otolaryngol. 2007; 127(6):623-30 [ Özet ]

3) Friedman M, Tanyeri H, La Rosa M, Landsberg R, Vaidyanathan K, Pieri S et al. Clinical predictors of obstructive sleep apnea. Laryngoscope. 1999 ; 109(12):1901-7 [ Özet ]

4) Schellenberg JB, Maislin G, Schwab RJ. Physical findings and the risk for obstructive sleep apnea. The importance of oropharyngeal structures. Am J Respir Crit Care Med. 2000; 162(2):740-8 [ Özet ]

5) Karakoç Ö, Akçam T, Gerek M, Birkent H. [Reliability of the Epworth sleepiness scale on snoring and sleep apnea patients]. KBB-Forum,2007;6(3) :86-89 [ Tam Metin ]

6) Mediano O, Barceló A, de la Peña M, Gozal D, Agustí A, Barbé F.Daytime sleepiness and polysomnographic variables in sleep apnea patients. Eur Respir J. 2007; 30(1):110-13 [ Özet ]

7) Banno K, Kryger MH. Sleep apnea: clinical investigations in humans. Sleep Med. 2007 ; 8(4):400-26 [ Özet ]

8) Jons MW A new method for measuring daytime sleepiness: the Epworth sleepiness scale. Sleep 1991;14(6):540-545 [ Özet ]

9) Gander PH, Marshall NS, Harris R, Reid P.The Epworth Sleepiness Scale: influence of age, ethnicity, and socioeconomic deprivation. Epworth Sleepiness scores of adults in New Zealand. Sleep. 2005; 28(2):249-53 [ Özet ]

10) Bloch KE, Schoch OD, Zhang JN, Russi EW.German version of the Epwort Sleepiness Scale. Respiration. 1999; 66(5):440-7 [ Özet ]

11) Kapsimalis F, Varouchakis G, Manousaki A, Daskas S, Nikita D, Kryger M et all. Association of sleep apnea severity and obesity with insulin resistance, C-reactive protein, and leptin levels in male patients with obstructive sleep apnea. Lung. 2008;186(4):209-17 [ Özet ]

12) Bozkurt MK, Oy A, Aydin D, Bilen SH, Ertürk IO, Saydam L et all. Gender differences in polysomnographic findings in Turkish patients with obstructive sleep apnea syndrome.Eur Arch Otorhinolaryngol. 2008 ; 265(7):821-4 [ Özet ]

13) Zonato AI, Bittencourt LR, Martinho FL, Júnior JF, Gregório LC, Tufik S. Association of systematic head and neck physical examination with severity of obstructive sleep apnea-hypopnea syndrome. Laryngoscope. 2003;113(6):973-80 [ Özet ]

14) Svensson M, Holmstrom M, Broman JE, Lindberg E.Can anatomical and functional features in the upper airways predict sleep apnea? A population-based study in females. Acta Otolaryngol. 2006 ; 126(6):613-20 [ Özet ]

15) Mallampati SR, Gatt SP, Gugino LD, Desai SP, Waraksa B, Freiberger D et al. A clinical sign to predict difficult tracheal intubation: a prospective study. Can Anaesth Soc J. 1985 ; 32(4):429-34 [ Özet ]

16) Banno K, Kryger MH. Sleep apnea: clinical investigations in humans. Sleep Med. 2007 ; 8(4):400-26 [ Özet ]

17) Katz I, Stradling J, Slutsky AS, Zamel N, Hoffstein V. Do patients with obstructive sleep apnea have thick necks? Am Rev Respir Dis. 1990 ; 141(1): 1228-31 [ Özet ]

18) Millman RP, Carlisle CC, McGarvey ST, Eveloff SE, Levinson PD.Body fat distribution and sleep apnea severity in women. Chest. 1995 ; 107(2):362-6 [ Özet ]

19) Dancey DR, Hanly PJ, Soong C, Lee B, Shepard J Jr, Hoffstein V. Gender differences in sleep apnea: the role of neck circumference. Chest. 2003 ; 123(5):1544-50 [ Özet ]

20) Folsom AR, Stevens J, Schreiner PJ, McGovern PG.Body mass index, waist/hip ratio, and coronary heart disease incidence in African Americans and whites. Atherosclerosis Risk in Communities Study Investigators. Am J Epidemiol. 1998; 148(12):1187-94 [ Özet ]

21) Tashkandi Y, Badr MS, Rowley JA. Determinants of the apnea index in a sleep center population. Sleep Breath. 2005 ; 9(4):181-6 [ Özet ]

22) Davies RJ, Stradling JR.The relationship between neck circumference, radiographic pharyngeal anatomy, and the obstructive sleep apnoea syndrome. Eur Respir J. 1990 ; 3(5):509-14 [ Özet ]

23) Roure N, Gomez S, Mediano O, Duran J, Peña Mde L, Capote F et al. Daytime sleepiness and polysomnography in obstructive sleep apnea patients. Sleep Med. 2008 ; 9(7):727-31 [ Özet ]

24) Zhan G, Fenik P, Pratico D, Veasey SC. Inducible nitric oxide synthase in long-term intermittent hypoxia: hypersomnolence and brain injury. Am J Respir Crit Care Med. 2005 171(12):1414-20 [ Özet ]

25) Osman EZ, Osborne J, Hill PD, Lee BW. The Epworth Sleepiness Scale: can it be used for sleep apnoea screening among snorers? Clin Otolaryngol Allied Sci. 1999 24(3):239-41 [ Özet ]

26) Izci B, Ardic S, Firat H, Sahin A, Altinors M, Karacan I. Reliability and validity studies of the Turkish version of the Epworth Sleepiness Scale. Sleep Breath. 2008;12(2):161-8 [ Özet ]

27) Basta M, Vgontzas AN. Metabolic abnormalities in obesity and sleep apnea are in a continuum. Sleep Med. 2007 ; 8(1):5-7 [ Özet ]